Ta ki 1789 dan sonra ortaya çıkan ırkçı akımlar başlamış ve Ermeniler de bu rüzgâra kapılmıştır. Aslında Ermeniler karışmamıştır, karıştırılmıştır.
Aşama, aşama ayrılıkçı ve isyankâr günlere gelinmiş ve nihayet 1877 de başlayan ayrılıkçı isyanlar, ihanet, cinayet, soygun, sürgün ve soykırım boyutuna gelmiştir, getirilmiştir. Ermeniler 8 (sekiz) sene (1914-1921) Osmanlı ile çatır çatır savaşacak duruma gelmişler, bu arada TEHCİR olayı yaşanmış ve 3 Aralık 1920 de GÜMRÜ antlaşması ile barış imzalanmıştır.
Bu çatışma döneminde ve sonrasında Ermeniler tüm dünyaya dağılmıştır. Yahudiler gibi başka milletler evlenme yasağı olmayan Ermeniler dünyanın her yerinde herkesle evlenmişlerdir. Zaten tarihî geçmişleri itibariyle, Trakya, Anadolu, Ortadoğu ve Rusya bölgesinde yaşarken bile her dine mensup Ermeni vardı. Gregoryen, Ortodoks, Katolik, Müslüman ve çok az da olsa Protestan Ermeniler vardı.
Dünyaya dağılınca bu farklılıkları daha çok çeşitlendi.
Ermenilerin kendi aralarında din birliği, dil birliği, gelenek ve görenek homojenliği büyük çapta değişti. Bu gün artık hepsi Gregoryen’dir, Katolik’tir, Ortodoks’tur, Müslüman’dır diyemezsiniz. Her milletten evlenmeler neticesinde hepsinin bir araya geleceği dinî bayramları, millî bayramları yoktur. Ermenistan ve Türkiye Ermenileri hariç. Çünkü bunlar asırlar boyu bölgelerinde bulunmakla gelenek ve göreneklerini muhafaza etmişlerdir. Dr. Cahit Külekçi Sosyo-Kültürel açıdan ERMENİLER VE TÜRKLER (1) kitabında İstanbul Ermenilerinin âdetlerini tüm özelliği ile yaşadıklarını yazar. ”Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Ermeniler Osmanlı Devleti’nde sürdükleri yaşamı, tarihleri boyunca hiçbir devletin egemenliği altında sürdürememişlerdir. Kendilerine Osmanlı Devleti tarafından sağlanan kolaylıklar başka hiçbir devlet tarafından kesinlikle sağlanmamıştır.”
Bu kitaptan şunları da anlamaktayız ki Türklerin ve Ermenilerin 1000 yıllık beraberliklerinin neticesinde, atasözlerinde, deyimlerinde, yemeklerinde, çocukların mahalle oyunlarında bile birbirine girmiş, karışmış olduğunu görüyoruz.
Ancak dünyanın dört bir tarafına dağılan Ermenilerin kiminin karısı Ermeni değildir, kiminin kocası Ermeni değildir. Hatta bu değişim dedelerinden başlamıştır. Bu yüzden hepsinin bir araya geleceği ortak dini ve millî günleri yoktur. Her kavmin, kaybolmama, erimeme adına bir araya gelme ve tanış-biliş olma arzusu vardır. Ermenileri bir araya getiren tek tarih 24 Nisan’dır. Hepsini senede bir defa birleştiren bir tutkaldır. Bu yüzdendir ki, 24 Nisanı bırakmak Ermeni birliğinin dağılması demektir.
Ayrıca bu yalan ile dünyanın merhameti celbetmek ve dünyada varlıklarını duyurmak için bundan güzel bir malzemeleri yoktur.
Nitekim Ermenilerden daha fazla nüfusu olan, daha fazla ekonomik etkinliği olan ve hatta siyasi popülaritesi Ermenilerden kat be kat fazla olan nice ülkelerin adı sanı duyulmamaktadır. 190 devletten ve 500 milletten adı dünyada en çok duyulan tek millet Ermenilerdir. Bunun rantiyesi de vardır. Yüz yıldır güya 1915 de ölmüş 1,5 milyon Ermeni'nin yetimiyiz diye kurdukları vakıflara para yağmaktadır.
Ayrıca çok iyi biliyoruz ki ABD başta olmak üzere Avrupa ve diğer, emperyal ülkeler hem siyasî çıkarları için hem Türkiye’yi sürekli zor durumda tutmak; hem ekonomik tavizler koparmak için “-(Soykırımı tanırım ha!- Bu 24 Nisanda trajedi demem soykırım derim ha!”)- diyerek bu soykırım yalanını kullanıyorlar.
*
KAYNAKLAR:
(1)Dr. Cahit Külekçi- Sosyo- Kültürel Açıdan ERMENİLER VE TÜRKLER (İstanbul Ermenileri) Kayıhan Yayınları- 2010- İstanbul