Ülkenin tümü ile yangın yerine dönmeden savaş çılgınlarının durdurulması gerektiğini kaydeden Kolbüken, “Birlikte yaşamı savunalım" ifadesini kullandı.<br /> Ülkemizde eşitlik, özgürlük, barış, laiklik ve bağımsızlık mücadelesinin AKP rejimiyle esaslı bir mücadeleyi gerektirdiğini kaydeden Kolbüken, "Bunu mümkün kılmak için tüm toplumsal muhalefeti her yerde faşist baskılara karşı birlikte direnmeye çağırıyoruz" dedi.<br /> Nurettin Kolbüken, açıklamasında şöyle dedi:<br /> “Erdoğan daha özgür, barışçıl, sorunlarını konuşarak çözen bir ülke vaat ederek iktidara geldi. Ama yaşanan bütün olaylar gösteriyor ki AKP artık sadece bir siyaset projesi değil aynı zamanda bir savaş projesinin merkezi haline gelmiştir. AKP-Saray rejimi savaşı dillerinden düşürmüyor ve savaş çığırtanlığı yapıyor.<br /> Yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan Suriye savaşının yeni osmanlı imparatorluğunu kurmak hayaliyle en hevesli taraftarı oldular. Bir ülke yerle bir edildi. Geriye ülkemizi de kuşatan IŞİD cihatçılığı, mezhepçi canilik kaldı. Rusya’dan Irak’a tüm komşu ülkelerle düşman olundu. Musul’a asker göndererek yeni macera arayışları sürdüren AKP hem ülke içinde terörle mücadele bahanesi ile şehirleri bombalıyor ve bu nedenle insanlar şehirlerini terk etmek zorunda kalıyor. İşte bu saldırı siyaseti bir arada yaşama umutlarını bombalıyor, ülkeyi batısı ve doğusunda bir ayrılma sürecine itiyor.<br /> Davutoğlu’nun 30 yılın en başarılı operasyonları diyerek övündüğü bombalar, 30 yıl daha sürecek yeni bir savaşa zemin oluşturuyor.<br /> AKP bölgede savaşın içerisine daha fazla girerken ülkemiz ABD’nin, NATO’nun askeri üssü haline getiriliyor. İncirlik’te Amerikan uçaklarıyla birlikte artık İngiliz, Fransız ve Alman uçakları da yer alıyor. Akdeniz tümüyle NATO donanmasının cirit attığı bir yer haline getirildi.<br /> Birlikte yaşama ve barışa dair son umutlar bu büyük kuşatma altında eziliyor. Ortak bir geçmiş ve gelecek duygusu yok ediliyor. AKP bir ülkeden geriye yıkılmış evler, ölü bedenler bırakıyor. Ama 30 yıldır olduğu gibi şimdi de tankla-topla, daha fazla öldürerek ve zulmederek sorunun çözülemeyeceği ortadadır.”<br /> (Haber Merkezi)<br />