Tüm Dünya’da ve ülkemizde yine bir “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü çeşitli etkinliklerle anacağız…

*

Corona yaşamı bu bir yılda o kadar değiştirdi ki, bütün bildiklerimizi unutup, neredeyse yaşamı “sil baştan” yaşıyoruz! Bu nedenle de etkinliklerin büyük bölümü dijital ve sosyal medya üzerinden yapılacak.

Tam da şu sözlerde olduğu gibi: “Başa geldi olmaz işler!”

“Olmaz/ olamaz” dediğimiz herşeyi yaşıyoruz. Görünen o ki yaşam bambaşka bir yere doğru evriliyor, bu yeni düzen de yeni normalimiz olacak gibi…

*

Virüs nedeniyle eve kapanma, ekonominin daralması, başta yoksul halkı ve geniş kitleleri derinden etkiledi. Kısaca yaşamda hemen herşey, düşünce, yaşayış, iş, eylem biçimimiz değişti!

*

Evin erkeği işsiz ve çaresiz kalırken, kadın da konumu, durumu ne olursa olsun, “çoluk çocuğa tencere kaynatmak, yedirip içirip besleme, çamaşır, bulaşık, ev düzeni, ekonomiyi düzenleme sarmalında kaldı!”

Kadın yapısı gereği eş, çocuk, torun ve sevdikleri için kaygı ve endişeyi daha derinden hissetti. Duygusal ve fiziksel şiddetle sık sık karşı karşıya geldi.

Yine başta kadın olmak üzere toplumun tüm bireyleri çok yoruldu, yıprandı, hırpalandı. Bu olumsuzlukların yanında insanın insan ihtiyacı, sevgi-saygı, dayanışma, bilime inanmanın anlaşılması değerliydi…

*

Herkesin değiştiği bu süreçte değişmeyen tek şey; hız kesmeden devam eden, “kadın cinayetleri” oldu!

Daha yeni geride bıraktığımız Şubat ayı içinde “33 kadın öldürüldü” ne yazık ki!

Bir ülkenin uygarlık değerleri içinde “kadına bakış açısı” önemli bir yer tutmaktadır. Bu kriter sadece yazı olarak kalmamalı, gelişmişlik örneği olarak yaşama yansımalı...

Tüm Dünya gibi ülkemiz de bir virüsle mücadele ederken, kısaca zaten “ölüm, ensemizde kol gezerken!” bile kadın cinayetlerinin hiç azalmaması, karşımızda başlı başına bir felaket olarak duruyor!

Yasayla çözülmeyecek konuların başında “kadın cinayetleri” gelmekte. Kadına bakış açısı değişmeden sorunun çözülemeyeceğini konunun uzmanları sık sık vurgulasa da, yıllar geçiyor, konu yine aynı kalıyor…

Bu sorun için uzun yıllardır mücadele veren kadın- erkek dayanışması elbette değerli ve umudu arttıran bir durum.

*

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nün arkasında, 1957 yılından bugüne sayısız mücadele, emek ve kayıplar yaşanmıştır.

Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bu anlamlı gün "dayanışma, mücadele ve farkındalığı arttırma günüdür!"

ANLAYANA KADIN

Güne ışık, yaşama düzen renk,

Sevda aşk yoldaş,

Yar yaren arkadaş kardeş,

Anlayana; bir bedenden çok ötesi,

Eşsiz duygu, akıl fikir istenç!

Ne değildir ki KADIN?

Gelecek yıllarda daha az sorun yaşayacağımız "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" dileği ve umuduyla.