Açıklamasında, 19 Mayıs 1919’a nasıl gelindiğinin yeniden hatırlaması gerektiğine değinen Av. Özdel, “Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, bu yenilgi üzerine 30.10.1918’de Mondros Mütarekesi ve ardından Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) ile ülkemiz galip devletler tarafından paylaşılmıştır. Ülkemizin emperyalistler ile onların desteklediği Yunanlılar tarafından işgal edilmesine karşı Anadolu’da yaşayanlar boş durmamış, işgale karşı direnişlere başlamıştır. Halk dernek, birlik, cemiyet gibi örgütlenmelerle direnişe başlamıştır. 19 Mayıs tarihinden önce de askerler, aydınlar, efeler, esnaf, halk güçleri toplantılar, kongreler yapmıştır. Fakat bu kurtuluş hareketlerinin tamamı birbirinden kopuk ve bölgesel nitelik taşımaktadır. Bölgesel bu örgütlenmeler, Mustafa Kemal’in çabaları ile toplanan Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile tüm ülkeyi kapsar hale getirilmiş, kurtuluş için birlikte mücadele etme kararları alınmıştır. Bu kongrelerden sonra Ankara kurtuluşun merkezi olmuştur. Ankara’da kurulan Millet Meclisi ülkenin çeşitli bölgelerinden seçilen Milletvekilleri ile ulusal kurtuluş savaşının örgütlenmesini yapmışlardır. Mustafa Kemal ve arkadaşları toplumun tüm kesimlerinin görüş ve düşüncelerine değer vermiş, kurtuluş için bunları bir potada birleşmiştir. Emperyalist işgale karşı duran 1.Meclisin oluşumu, aldığı kararlar tarihimiz açısından çok büyük önem taşınmaktadır. Toplumun her kesiminden Millet Meclisinde temsilci bulunmaktadır. Bu nedenle bu milletvekilleri ülkenin kurtuluşunun örgütlenmesini yaparken bir yandan da yeni bir yönetim şeklinin temellerini atmışlardır. Millet Meclisi bir yandan ülkenin temel sorunlarını tespit ederken bir yandan da ülkenin yönetim şeklini tartışmıştır. Cumhuriyetin kurulması, saltanatın kaldırılması, dil devrimi hep bu dönemin eseridir” dedi. “19 MAYIS SIRADAN BİR TARİH OLARAK ALGILANMAMALI” 19 Mayıs’ın sıradan bir tarih olarak algılanmaması gerektiğini kaydeden Özdel, “Bu tarih emperyalizme karşı duran halkların mücadelesinin birleştirilmesinin başlangıcıdır. Eğer Mustafa Kemal ve arkadaşları ülkenin değişik bölgelerindeki mücadeleyi ortak bir amaçta birleştirmese idi, ülkenin kurtuluşa ermesi imkânsız olacaktı. Kaldı ki Osmanlı Padişahı işgal edilmiş başkentte işgal güçlerinin oyuncağı olmuş durumda olduğu, kurtuluş ile birlikte İngiliz gemisi ile gittiği yaşanan bir gerçektir” ifadelerini kullandı. “EĞEMENLER, 19 MAYIS’IN ANLAMINI UNUTTURMAK İSTİYOR” Egemen güçlerin 19 Mayıs’ın anlamını halka unutturmak istediğini ve çeşitli gerekçelerle kutlamaları bürokratik bir niteliğe büründürdüğünü belirten Özdel, “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, her yıl 19 Mayıs tarihinde kutlanırken kutlamalar birkaç okula ve bürokrata bırakılamayacak kadar değerlidir. Atatürk bu bayramı gençlere armağan etmiştir. Çünkü bu ülkenin geleceği gençliktir. 12 Eylül askeri darbesinden sonra bayramın ismi Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olmuştur. Fakat Atatürk’ ün maddi ve manevi mirasına saldırı her geçen gün artmaktadır” dedi. 12 Eylül darbesinin Cumhuriyet’i kuruluş değerlerinden gittikçe uzaklaştırdığını ve bayramın içini boşaltmaya çalıştığını bildiren Özdel, “Daha sonra ki iktidarlarında 19 Mayıs Bayramına karşı alerjisi devam etmiştir. Halktan uzak, halkın çıkarlarını savunmayan iktidarlar ne halka ne gençliğe güvenir. Bu ülkenin demokratik değerlerini savunanlara düşen görev yeniden kurtuluşu sağlamaktır. Bunun yolu ise barış, kardeşlik, adalet, eşitlik gibi tüm değerleri esas alan demokratik bir ülke kurmaktan geçer. 19 Mayıs’ta Cumhuriyete, demokrasiye, adalete, kardeşliğe ve eşitliğe sahip çıkalım. Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi mirasım dediği “bilim ve akıl” yolunda ilerleyelim” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)