Çorum Belediyespor zirveye bir adım daha yaklaşma fırsatından yine yararlanamadı. Bursa Nilüferspor beraberliğiyle birlikte takım üzerinde ister istemez bir iç saha sendromu oluştu. Oysa hedefe giden yolda iç saha maçları büyük önem taşıyor.
Bursa Nilüferspor maçında 2 puan kaybedilmesi tamamen hatalar zincirinden kaynaklanıyor. Bir takımın aldığı sonuçlarda sadece sahada mücadele eden futbolcunun performansı belirleyici etken değildir. Bunun dış faktörleri de var. Kulüp Başkanı Sayın Zeki Gül’ün maç öncesinde verilen moral yemeğinde yaptığı konuşma, teknik heyet ve futbolcular üzerinde mutlaka bir gevşemeye neden olmuştur. Daha ilk yarı bitmeden öncelikli hedefi ilk 5 olarak açıklamakla Sayın Başkan bence hiç iyi yapmadı. Çünkü bu takım zaten en kötü haliyle bile ilk 5’e girer. Kaldı ki iç sahada son 2 maçını kazansa bugün lider Düzyurtspor’un sadece 2 puan gerisinde ve 2. sırada yer alacaktı. Yani, hedef grup birinciliği olarak kalmalıydı.
Sahaya dönecek olursak, Belediyespor beraberlikler takımı Bursa Nilüferspor karşısında özellikle ikinci yarıda tel tel döküldü. 4 maçlık paketteki en zor maçı olduğunu daha önce de belirtmiştim. Öyle de oldu.
Belediyespor’un son galibiyetlerindeki altın golleri atan İmam yine sahneye çıkarak takımını henüz 8. dakikada öne geçirdi. Golden sonra uyuma moduna giren Çorum Belediye ilk organize atağını 39. dakikada geliştirdi ancak Kıvanç pozisyonu harcadı.
İkinci yarıda tamamen geriye yaslanan bir Belediyespor vardı sahada. Oyunu rakip kaleye yıkan ve sağlı sollu ataklarla gol arayan Bursa ekibine karşılık Çorum Belediyespor’un ani ataklarla farkı artırma düşüncesi maalesef tutmadı. Çünkü sadece 1 futbolcuyla hücum edip gol bulma ihtimali samanlıkta iğne bulmak gibi bir şeyden farksız değil. Nitekim Murathan birçok top taşıdı. Ama bir türlü yardım gelmedi. Murathan çizgiye iniyor ancak henüz ceza sahasında bir tek bile Belediyesporlu futbolcu yok. Aradaki mesafe 60-70 metre, inanılır gibi değil. Savunma ceza sahasına konuşlanmış çıkmıyor, orta saha oyuncuları ceza yayı civarında, gol geliyorum diyor ama kenar yönetim de bizim gibi izliyor… Buğra gibi bir silah kulübede pas tutarken, Belediyespor’un kontra oynamaya çalışması komediden farksızdı.
Burada Sedat Hocayı eleştirmem gerek. Hocam, ani atakla golü düşünüyorsanız Buğra kulübede oturmaz. Hele golü yedikten sonra oyunda hiç olmaz. 1-1’den sonra oyuna girecek oyuncu bence Oğuzhan Yalçın’dır. Zaten 1-1 olunca rakip kendi yarı sahasına çekildi. Bu durumda Buğra etkili olamaz. O zaman, aralara girebilecek, topu ayağında tutan, ara pas atabilen oyuncu girer sahaya. Yedekler arasından bu oyuncu, fizikli ve ağır savunmanın dengesini de bozabilecek kapasitedeki Oğuzhan Yalçın’dır.
Aslında maçın istatistiklerine bakacak olursak, Belediyespor’un 24 faulüne karşılık Bursa Nilüferspor’un 11 faul yapması her şeyi özetliyor. Neticede 2 puan ahlar vahlar arasında uçup gitti. Sedat Hocam her ne kadar artık ders alma değil verme zamanı dese de, bu maçtan da alınacak birçok ders olduğuna inanıyorum. Soğukkanlılığı koruyup dağılmadan, aksine daha da kenetlenerek yola devam edilmeli.
Burada futbolculara da ayrı bir parantez açma gereği hissediyorum. İlk günden beri Belediyespor’un kaliteli bir kadroya sahip olduğunu savunanlardanım. Ama bu kalite farkını gösterin artık. Bu takımın bu haliyle bile ilk 5’e gireceğine inancım sürüyor. Ama seri galibiyetler ve ara dönemde alınacak kaliteli bir golcü ile neden zirve olmasın? Bu hayalcilik değil ki. Olsa olsa gücünün farkında olmamaktır.