Bu ligde kolay maç olmadığını, en zayıf halka denilen, Giresunspor karşısında alınan 2-0'lık yenilgiyle görmüştük. Gençlerbirliği yenilgisi de bu tezi bir kez daha doğruladı. Ligin havasından mıdır, suyundan mıdır, deplasman takımları daha başarılı sonuçlar alıyor. Çorum FK da bunun en bariz örneklerinden biri. İçeride ikide iki yenilgi, dışarıda ikide iki galibiyet… Çok ilginç!
Gençlerbirliği yenilgisine tabii ki üzüldük. Yenemiyorsa da en azından yenilmemeliydi. Daha üzücü olan, kötü bir Gençlerbirliği'ne yenilmek. Giresunspor, ortaya bir şeyler koymaya çalıştı, mücadele etti ve kazandı. Ama Gençlerbirliği hiçbir şey yapmadı. Bir duran topta golü buldu ve üzerine yattı. Hiçbir şey yapmayan takıma yenilmek de daha üzücü oluyor. 
Giresunspor'dan sonra Gençlerbirliği yenilgisine de şanssızlık deyip geçilemez. Hele hele istatistiklerin arkasına sığınmaya kalkmak büyük yanılgı olur ve hüsranla sonuçlanır. Topa sahip olmanın o kadar da önemli olmadığını özellikle bu sezon çok tecrübe ettik. Kazanılan iki maçta da topla oynama yüzdeleri bariz şekilde rakip takımların lehine, kaybedilen iki maçta da topun daha çok Çorum FK'da olduğunu gördük. Topa sahip olmak elbette önemli ama daha önemlisi, o topları verimli kullanmak. İşte sıkıntı tam da burada. Mücadele var ama bireysel beceri olması gereken seviyede değil şu an. 
Bu takımın temel sorunu, ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişlerdeki verimsizlik. Yani, final paslarındaki isabet oranının son derece düşük olması. Daha net anlaşılabilmesi için şöyle bir örnek vereyim: Gençlerbirliği maçının ilk yarısında, Ferhat Yazgan sağından bindiren Geroldo'ya pasını aktarabilse, kaleci ile karşı karşıya bırakacaktı ama yapamadı. Bunun gibi birçok örnek var bu maçta ve geçtiğimiz maçlardan. Ferhat ve Gökhan biraz formda olsalar, emin olun kimse bu kadar karamsar olmazdı. Ferhat geçen sezona da iyi başlamadı ama sonrasında şampiyonluğu getiren oyunculardan biri oldu. Kalitesi asla tartışılmaz. Gökhan da oyuna girdikten sonra hareket getirdi ama devamlılığı yok.
Bir de Thomas meselesi var… İlk hafta, Tuzlaspor maçında öyle bir performans gösterdi ki, bir anda ligin en iyi golcüsü oluverdi. Ama rakipler çabuk çözdüler. Buna rağmen, elinden geleni yapıyor. Doğrusu, Gençlerbirliği maçında oyundan çıkarken ıslıklanması hiç yakışık almadı. Hak etmedi, yazık! 
Burada yazık eden biri de, teknik direktör Sayın Tahsin Tam. Elinde Thomas gibi bir golcün varsa, ona göre bir oyun sistemin olacak. Sezon öncesinde ifade ettiği gibi, Thomas'lı ve Thomas'sız bir oyun şablonunu maalesef henüz göremedik. Aynı düzen oynamaya devam ediyoruz. Orta saha çıkartıp orta saha, forvet çıkartıp forvet alıyor Tahsin Hoca. Eğer, doğru sistemi bulabilirse, Thomas leblebi gibi gol atar, attırır. 
İlk 3 haftanın en çok eleştirdiğim oyuncularından Zargo Toure, Gençlerbirliği maçının iyileri arasındaydı. Ologo ile uyumu da iyiydi. Erkan'a diyecek bir şey yok zaten. Ali Göztepe maçında endişelendirmişti ama bu maçta iyiydi. Sağ bekte Arda'nın biraz daha deneyim kazanması lazım.
Kanatlar da iyi ama orta saha şu anda acilen çözüm bulunması gereken bölge olarak ön plana çıkıyor. Hücum yönü güçlü bir orta saha transferi tüm sorunları kökten çözer diye düşünüyorum. Bununla ilgili de Başkan Sayın Oğuzhan Yalçın Ankara'da temaslarını hızlandırdı. Çok deneyimli bir orta saha ve bir golcü transferini bitirmek üzere. İkisi de yerli olan bu iki oyuncunun da gelmesiyle hücumda daha etkili bir takım izleyeceğiz.
Lige verilen milli ara, eksiklerin giderilmesi noktasında birçok takıma ilaç gibi geldi. Umarım Çorum FK da arayı iyi değerlendiren takımlardan biri olur. 
Sonuç olarak, ilk kez yer aldığımız 1.Lig'in keyfini çıkartalım. Bu takım şampiyonluğa kurulmadı. Elbette ufak tefek hatalar, eksikler olacaktır. Eleştiri yapılırken, gerçekler göz önünde bulundurarak yapılmalı. Ekonomik destek anlamında şehrin yaklaşımını, kulübü yönetenlerin yaşadıkları zorlukları görerek yapılmalı. Skora endeksli yorumlardan kaçınılmadığı sürece, bir arpa boyu yol alınamaz!
Tabii ki şampiyonluğu herkes ister. Ama şampiyonluktan daha önemlisi, altyapı tesisleri. Altyapısı olmayan bir takımın Süper Lig'de ve hatta 1.Lig'de uzun süre kalıcı olması mümkün değil. Altyapı derken sadece futbolcu altyapısı olarak algılamayın. Sabit gelir kaynakları da bunlardan biri. Bu yüzden, önce altyapı, sonra şampiyonluk.