Erken seçim yok denmesine rağmen, siyasilerin ve partilerin söylemlerine bakılırsa, seçim sathına girmiş bulunuyoruz. İktidarın ek bütçe isteği de, uzmanların görüşlerine göre bir baskın seçimin olasılık dışı olmadığıdır. Kısacası ufukta seçim var.

Yığın yığın sorunlar varken, iktidar aslında seçime gitmeye iştahlı değil. Fakat başka seçeneği de yok. Sorun burada zamanlamanın iyi hesaplanması. Yazın sonunda seçime gitmek iktidar açısından bir avantaj. Çünkü yaz aylarında ısınma ve doğalgaz sorunu yok. Yaz ayında sebze ve meyvenin ucuz olması kısmi bir rahatlama yaratıyor. İşin bu yönünü iktidar mutlaka düşünecektir. Oysa kışın zor koşullarından çıkış sonrası seçime gitmenin hiçbir getirisi olmaz. Bu ekonomi ile kazasız belasız kışı çıkmak ise bir mucize olur.

Bunlar elbette işin teknik yanları, asıl iktidar tarafından halk arasında yaratılmak istenen algıya bakalım.

*Bunlar seçimle gitmez.

*Sandıkla gitmezler seçimlere hile karıştırır yine kalırlar.

*Kaybedeceği seçime gitmezler.

*Seçime gitmemek için içeride veya dışarıda bir kargaşa yaratırlar.

Bunlar mevcut iktidar için yadsınacak durumlar değil elbette. Ne var ki şu anki iç ve dış konjonktür (ekonomik, toplumsal, siyasal olgular ) buna uygun değil.

Devlet eski Bakanı, Merkez Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aydın Tümen, Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın “AKP, bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kuruldu” söylemi üzerinden olaya bakarsak, AKP emperyalist güçlerin kendisine verdiği görevi yerine getirmiş oluyor. Yine Sayın Necmettin Erbakan’ın da AKP üzerine, aynı doğrultuda pek çok yorumunun olduğunu anımsamak gerekir. Hal böyle olunca AKP emperyalizmin Ortadoğu’daki tüm pis işlerini yapmış bitirmiş, son kullanım tarihi dolmak üzeredir.

Milli iradeyi gasp edebilmek ve Abdülhamit dönemindeki istibdadı (baskıyı) artırabilmek için, kuruluş dönemindeki dış desteği bulamıyor. Sayın Meral Akşener’in bu niyete karşı “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” çıkışı anlamsız ve altı boş bir çıkış değildir.

AKP’nin siyasal İslam modeli olarak “Arap baharları” çökmüş, emperyalizmin ilgi alanından düşmüştür. AKP ülkeyi ekonomik çıkmazlarla iflasın eşiğine getirmiştir. Anımsanırsa en basitinden salgın döneminde 5 maskeyi dağıtma becerisinden bile yoksundur. Bu anlamda AKP sadece beceriksiz değil, aynı zamanda cumhuriyetin tüm kurumlarını işlevsiz hale getirdiği, Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre “Laikliğe karşı eylemlerin odağı” olduğu için de güvenilmezdir.

Bunlar seçimle gitmez, sandığa hile karıştırırlar, kazanmayacağı seçime girmez, sandıkla gitmez gibi söylemler, halkın üzerinde bir korku iklimi yaratmak için algı operasyonudur. Sandıkla geldikleri gibi sandıkla da gidecekler. Başka yolu yok.

Türkiye’nin yüz yılı aşkın aydınlanma, çağdaşlaşma ve demokrasi uğraşı AKP’nin yağma ve talan ekonomisinin çarkları arasına sıkıştırılamaz. Hiçbir güç ulusal iradenin önüne geçemez. Türkiye birden çok çok büyüktür.

Seçimlerin kaderini halkın iradesi belirleyecek, aksini düşünmek “Gaflet ve dalalettir”. Son İstanbul yerel seçimleri de buna örnektir.