Değerli dostlar; 1 Nisan sabahı ulusça mutlu bir güne uyandık. Halkın gücünün nelere kadir olduğunu gördük. Karıncaların fili yendiği sadece masallarda anlatılır. Mevcut iktidara 22 yıllık kredi açan yurdum insanı AKP iktidarına “Yeter gayrı! Yönetemiyorsun!” dedi.

Daha da aslına bakarsanız 7 Haziran 2015 seçimlerinde halk ilk işaretini vermişti. O günden bu güne AKP iktidarı “Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete” yöntemlerle ülkeyi yönetiyordu. Gün oldu; “Tarafoya kedi girdi”, gün oldu “Mühürsüz oyları geçerli” saydı. Gün oldu; “Atı alan Üsküdar’ı geçti”, gün oldu; “Aynı zarfta 4 oydan birini geçersiz” saydılar. Kazanmak için dere, tepe dümdüz ettiler. Parmak boyasını kaldırdılar, ithal seçmen getirdiler. Gün oldu “mezardakiler bile oy kullandı” denildi. Oy farkı az olsaydı yine bir “hokus pokus” yöntemi bulunurdu belki. Açı o kadar büyük ki, mızrak çuvala, harala sığmıyor.

Oy almak için her yol geçerli idi, halkın kutsal değerlerini oy uğruna kullandılar. “Ruzi mahşerde AKP’ye oy veren cennete gidecek” bile dediler. O kadar zıvanadan çıktılar ki, “Günah işleme özgürlüğümüz var” bile dediler. “Hz. Muhammed bugün dirilip gelse bir parti kursa Erdoğan’dan daha yüksek oy alamaz…” diyen yalamalar çıktı.

25 Mart 2024 Günü Bu sütunlarda okuduğunuz “İstanbul Seçimi” başlıklı yazımda, yazdıklarımızın tamamı doğru çıktı. “İmamoğlu, Murat Kurum’a karşı değil Erdoğan’a karşı bir kampanya yürütüyor…Doğrusunu sorarsanız İmamoğlu mucizeler yaratıyor…Siz öyle iki puan, üç puan önde söylemlerine inanmayın, İstanbul’da tüm rakiplerini açık ara geçecek…İmamoğlu’nun önlenemeyen yükselişi 2028’de yapılacak seçimlerde de doğal Cumhurbaşkanı adayı olmasının yollarını açıyor. Bu seçimleri kazanması ile Türkiye’nin bir numaralı insanı oluyor.” diye yazmıştım.

Seçim tüm ülkede yapıldı. Ancak İstanbul başta olmak üzere, Ankara, İzmir gibi illerimiz işin lokomotifi oluyor. Üç büyükşehir belediye başkanlığını kaybeden AKP kendi deyimi ile “Topal ördek” durumuna düşmüştür. Yine aynı yazımda “AKP İstanbul’u kaybederse, erken seçim gündeme gelir” demiştim. AKP ikinci parti konumundadır. O koltukta rahat oturamaz, ERKEN SEÇİM KAÇINILMAZDIR. Bir Avrupa ülkesinde olsa hükümet hemen istifa eder. İktidar halkın güvenini kaybetmiştir.

Aslında halk büyük bir ders vermiştir. Ne iktidar bu kadar bir kaybı bekliyordu, ne de muhalefet böylesi bir artışı. AKP iktidarı miladını tamamlamıştır. İstanbul’un rantını tarikatlara dağıtamayacağı için, erime daha da hızlanacak. İktidar İmamoğlu’na üçüncü kez yenilmiştir. AKP kendi yarattığı enkazın altında kaldı. “ Faiz sebepenflasyon sonuç…Ben Nas’a bakarım Nas’a” diyerek bilerek ve isteyerek yarattıkları ekonomik çıkmazın, pahalılığın altında kaldılar.

Yolsuzluk, adam kayırma, hukuksuz düzen, sıradanlaştı. AKP iktidarının bu yolsuzluk ekonomisi ile yol alma olanağı yoktur. Başta emekliler ve alt sınıflardan, yandaş sermaye gruplarına servet transferi yapıldı. İşçiler, emekçiler, emekliler simide muhtaç edildi. Adaletsiz gelir dağılımı, enflasyon, her gün gelen zamlar yaşamı çekilemez hale getirdi. Askıda ekmek uygulamasını halk ilk kez, bu iktidar döneminde tanıdı.

Ecevit Karaoğlan efsanesinden sonra CHP ikinci defa birinci parti olma şansını yakaladı. Belediyelerin çok iyi ve organize çalışması gerekiyor. Uzaktan yakından hiçbir yolsuzluğa bulaşmaması gerekiyor. Zira demokrasi güçlerinin hile, yolsuzluk, haksızlık ve hukuksuzluk en hassas olduğu konulardır. Hiçbir toplum kesimini aşağılamadan, ayırmadan ve kayırmadan eşit uygulama yapılması olmazsa olmazıdır.

Geçmişte TÖB-DER ’in hazırladığı resimli bir çocuk kitapçığı vardı. Baba çocuğuna soruyor.

“Evladım dünyada en güçlü varlık nedir?”

Çocuk sayıyor; ”Tanktır, traktördür, greyderdir, kepçedir, dozerdir…”

Baba hepsine “Hayır hayır” yanıtı veriyor.

Çocuk babaya “O halde sen söyle nedir?” diyor.

Babanın yanıtı “Dünyada en güçlü varlık halktır evladım” oluyor.

Halkın birleşik gücünü hesaplayamamış olmak en büyük yanılgı ve seçimin sonucudur.