Saray zor günler yaşıyor. Çünkü ‘evdeki hesap çarşıya uymadı’ seçimlerde üç büyükşehri birden, büyük oy farkı ile kaybedince, hem ikinci parti durumuna düştü, hem de bir oy dengesi tutturamadı. Demokratik bir geleneği olmayan saray yönetimi, haliyle demokratik batı ülkelerinden yüz bulamıyor. Hazine boş,  ekonomi krizde, nakit paraya gereksinim var. Uygarca çözümün yolu demokrasiden geçiyor. O da bizde yok, geçmişten gelen sınırlı demokraside, mevcut iktidarla birlikte yandı, bitti, kül oldu.

İktidarın demokrasi ortağı ve danışmanı HÜDAPAR’dır. Danışmanlığını HÜDAPAR’ın yaptığı sisteme batı ülkeleri ne güvenir, ne de kredi verir. Verdiği ile de sana göçmen bekçiliği yaptırır. 6 milyonu geçen göçmenin, bekçiliğini yapmak bize düştü. Batı ülkeleri üç kuruş kredi açsa, önce sorar, ülkende demokrasi var mı? Hukuk var mı? Yoksa senin neyine güvenip kredi verecek! Yatırımlarını demokrasi ve hukuk olan ülkelere kaydırır. Sonuçta da öyle oluyor.

Mevcut iktidar demokratik olmayan ülkelerle, zorunlu olarak dirsek temasına geçiyor. İlkel yöntem, ilkel çözüm. Dün küfür ettiğin, demediğini koymadığın Suudi Arabistan’ın, Katar’ın kapısında nöbet tutmak zorunda kalıyorsun. Kanal İstanbul çevresinde ve Karadeniz Bölgesinin zümrüt yeşili arazilerinde, kaç bin dönüm arazi satıldığı meçhul. Son seçimlerle birlikte Kanal İstanbul projesi suya düştü. Arap Şeyhlerine verilen sözler yerine gelemeyecek, rant elden gitti. Elde avuçta verecek Tank Palet Fabrikası filan da kalmadı. Ne yapsak bilmem ki. İnsan üzülüyor haliyle!!! Arap dostlarımızı memnun edecek bir çare bulmak gerekecek!

Nereden bulacaksın? Gelecek kuşakların nafakasından kesecek ve onları borçlandıracaksın. Yaşayanlar olarak biz zaten borçluyuz dışarıya da, doğmadık çocuklara geldi sıra. Ekonomide iktidar duvara dayandı. Zatı şahaneleri seçimlerden önce bir açıklamasında “Emeklilere bir şeyler  vermek istediklerini, ancak enflasyon ortamında ne versek yutuyor, dipsiz kuyu gibi” dedi. Şimdi biz de soruyoruz, hani siz ekonomisttiniz ya; “22 Yıllık iktidarsınız, kuyunun dibini kim deldi?”

Çimento Fabrikalarını, kağıt fabrikalarını, şeker fabrikalarını, tank palet fabrikasını…bile sattılar, Tekel’den, Türk Telekom’a kadar sattılar.

Peki, işsizliği mi önlediler? Yeni istihdam alanları mı yarattılar?  İşçi, emekli, memur, dar gelirliye nefes alacak bir ortam mı yarattılar? Hiçbiri.

128 milyar dolardan hala hiçbir haber yok. Gitti gider. Adaletsiz vergi, ödenmiş ÖTV’yi vatandaştan ikinci defa aldılar. Yandaş firmaların, Anagold Şirketinin vergi borçlarını sildiler. Trafik cezaları, harçlar, yol, köprü ücretleri ise zam üstüne zam aldı. Üç beş katı arttı. Zam ve pahalılıktan vatandaş nefes alamaz oldu.

Halktan güvenoyu alamamış, ikinci parti konumuna düşmüş bu iktidarın, sorunları çözme olanağı yoktur.  Zatı Şahaneleri ülkenin bu hale gelmesinde baş sorumludur. Tek adam hanedanlığı kurmuştur. Anayasayı askıya almıştır. Hukuk iktidarın emrine girmiştir. Medyayı tekeline almış, TRT’yi iktidarın sözcüsü durumuna getirmiştir.

Alt gelir gruplarından adeta hortum bağlanıp, yandaş sermaye çevrelerine servet transferi yapıldı. Halkın büyük bölümü bu seçimlerde bunun farkına vardı.

Sorunların yaratıcısının sorunları çözme olanağı yoktur. İktidar halktan güvenoyu alamadı. Toplumsal kalkınmanın, saygın ülke olmanın, ekonomik gelişmenin hepsinin özü önce demokrasi, demokrasi için halkın güvendiği desteklediği iktidar, onun için de çözüm erken seçimdir.