Yüreğinde sevgi taşıyan insan, mutlaka hayvanları da sever.

Kimi kedi, köpek, kuş besler, bu sevimli canlılarla yakınlığın hazzını yaşar. Kimi insan da hayvanları uzaktan sever. Ama bunlar da, hayvanlara elden gelen iyiliği etmenin, sevecen davranmanın çabası içindedirler.

Sadist ruhlu, psikopat bir takım tipler de vardır ki, onların da can taşıdığını düşünmeden hayvanlara eziyet etmekten zevk alırlar.

Zaten, çocuk istismarı, kadına şiddet gibi iğrenç suçlar da, bu gibilerden çıkar.

*

Peki, hayvan besleyenlerin sorumlulukları yok mu?

Olmaz olur mu?

Önce başkalarına zarar vermeme, sonra da çevreyi kirletmeme sorumluluğunu üzerlerinde taşırlar.

Türkiye, birkaç gündür, Asiye Ateş isimli 4 yaşındaki minik yavrunun başına gelen tüyler ürpertici olayla çalkalanıyor.

Gaziantep’te iki pitbull, minik Asiye’ye saldırıyor, yetişen komşular Asiye’yi pitbulların çenesinden kurtarmasalar, sevimli kızı parçalayacaklar.

Pitbull köpeklerin saldırganlığı biliniyor.

Bunları başıboş bırakmak kimsenin hakkı da, haddi de değil.

Nitekim, gazete haberine göre gözaltına alınan 6 kişiden 3’ü tutuklanmış.

İbreti alem için teşhir edilmeli bu sorumsuz insanlar.

Ve bu olay tüm ülkeye duyurulmalı ki, başkaca minik Asiye’leri tehlikeden kurtaralım.

Herkese ders olsun bu vahim olay.

Ve herkes bilmeli ki, suç hayvanın değil, hayvan sahibi olmanın sorumluluğunu idrak edemeyenlerin.

*

Bir başka yürek yakan olay da, Aksaray’da meydana geldi.

Öğretmenlik vasfından uzak biri, 11 yaşındaki öğrencisini kıyasıya dövüyor.

Güvenlik kamerasının görüntülerini izlerken, herkesin içinden, kocaman bir öfke ve nefret geçmiştir mutlaka.

Böyle öğretmen mi olur?

Psikolojisi bozuk, şiddet eğilimli, öfkesini kontrol edemeyen kimseleri, neden öğretmen diye okullarımıza veriyoruz?

Bunları elemenin bir yolu yok mu?

*

Aslında, toplum olarak gerilim içindeyiz.

Yaşam zorlukları, kutuplaştırıcı dil, sevgisizlik, saygısızlık, insanları patlamaya hazır bomba haline getiriyor.

Gülmeyi, eğlenmeyi, hayatın güzelliklerini birlikte paylaşmayı, yolda yürürken hiç tanımadığımız kimselere bile gülümser bir ifadeyle bakmayı unutuyoruz.

Kaşlar çatık, surat asık…

En küçük bir sebeple tartışmaya, hatta kavgaya hazır bir ruh hali…

Biliyoruz, insanlara telkinde bulunmakla aşılacak bir sorun değil bu. Toplumsal barış ve sevgiyi, ülkenin üzerine üflemeye ihtiyaç var.

Yine de, toplumsal rahatlama için, halkımızın gülümsemesi için olanca gücümüzle çağrı yapmaktan, dua etmekten kendimizi alamıyoruz.

Rahatla Türkiyem!