Ben devlette bütçesi büyük-fazla-zengin olan kurumları severim…

Harcama konusunda insanın ruhunu rahatlatır, çalışma şevkini arttırır.

Misal:

Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi,

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2020 Yılı Bütçesi, 2019’a göre 1.1 milyar TL artmış.

Böylece Diyanet, bütçe büyüklüğüne göre yapılan sıralamada, 16 bakanlıktan sekizinin bütçesini geride bırakmış…

Çok fazla ilgilendiğim bir alan değildir Diyanet İşleri ama Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiye Senedi ve Ayasofya’nın açılışı sırasında elinde kılıçla yaptığı konuşmadan sonra dikkatimi çekti bu kurumun Başkanı olan Prof. Ali Erbaş.

Çok değerli bir din adamı olabilir.

Uluslararası alanda ne tür bir başarısı vardır bilemem ama AKP’li Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan tarafından uzun süredir değiştirilmediği için çok “kıymetlim” olduğu ortada…

Başarılı ki, destekleniyor.

Milli bütçeden ayrılan paraya bakar mısınız?

Diyanet İşleri Bakanlığı bütçesi yüzde 34 artırılmış.

7.7 milyar liradan, 10.5 milyar liraya çıkarılarak MİT bütçesini 5’e, yatırımcı bakanlıkların bütçesini de 4’e katlamış…

Bitmedi…

İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, AB Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, bütçe büyüklükleri ile Diyanet’in gerisinde kalıyor.

Bütçe büyüklüğüne rağmen ek ödenek talebiyle de dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi her yıl sistematik olarak artmaya devam ediyor.

Kuruma, 2020 yılı için 11.5 milyar TL, 2021 yılı için 12.3 milyar TL ve 2022 yılı için 13.1 milyar TL ödenek verilmesi öngörülerek, Diyanet’e üç yıl için yaklaşık 37 milyar TL ödenek ayrıldı.

AKP’li Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’ın tek başına iktidara geldiği yıla, yani 2002’ye dönelim..

Diyanet'in bütçesi 2002 yılından bu yana yüzde 2 bin 90 arttı.

2002 yılında 550 milyon lira olan bütçe, 2020 yılında ise 11 milyar 500 milyon liraya yükselmiş.

Sayın Erbaş, bu parayla kim bilir ne türlü başarılı işlere imza atmıştır.

Laik bir ülkede din işlerini tedvir etmek kolay değil.

İbadet yerleri var, vakıf varlıkları var. Yüzbinlerce kadrosu var.

Kolay değil din işlerini yönetmek…

Ayasofya’nın ibadete açılması sırasında Minbere çıkıp “kılıç kuşanmak”, çok zor olsa gerek.

Zorlukları aşmak için de para gerek.

Ben bütçesi geniş- büyük ve zengin olan kurumları severim.

İnsana devlete-Saray’a “bağlılık” gücü verir…

Harcama gücünü arttırır.

Dahası “kılıç kuşanma” şansı verir…

Kılıç kuşanma sırasında Büyük Kurtarıcı Atatürk için sarf ettiği “kem sözlerin” altından da kalkamaz.

Kalkamaz çünkü para bol, bütçesi sınırsız, kafası karışıktır.

Kafa karışıklığının altından kalkmak kolay mı?

Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.

Zor, çok zor…

Geldik yazının ana fikrine::

Ben, bütçesi arşa çıkan Diyanet İşleri Başkanını severim.

Gelecek arştadır arkadaşlar, arşta…