İktidarın seçimler biter bitmez ilk uygulaması “Değerler Eğitimi” ve “Manevi Danışmanlık” adı altında, okullara ilave din adamları gönderme kararı alması oldu. Okullarda “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersleri, ya da “Rehber Öğretmenler” yokmuş gibi, sanki bütün resmi eğitimi ve okulları İmam Hatipleştirmek yetmemiş gibi…

4-6 yaş arası “küçük çocukların” soyut kavramlar temelinde Kuran kursu, din eğitimi, değerler eğitimi gibi yollarla zihinsel olarak zorlanması, çocukların ruhsal dünyasına bir saldırıdır.

Ülkemizde 90 bini aşkın cami imamından çoğu, 500’ü aşkın tarikat ve cemaat, harıl harıl bu işler için uğraşıyor.

Oysa Cumhuriyetin özü “laik eğitim”dir. Anayasanın ilk 4 maddesi de yerinde duruyor. Hal böyleyken muhalefet neden güçlü bir şekilde bu despot yaklaşıma dur demiyor. Toplumun resmiyette yarısı, gerçekte ise daha da fazlası seçimlerde bu anlayışa dur dedi.

Şimdi ülkede sahte kasetler üreterek, seçim kazananlar hangi okullardan hangi dersleri alarak mezun oldu bir sorgulayalım.

Bir düşünelim en çok erkek çocuğuna tecavüz,  hangi yurt, yuva, vakıf  mekânlarında yapılmış.

Soyut eğitimi 4-6 yaş grubuna kadar indirmek, o çocukları daha evreni somut olarak kavrayamadıkları çağda, çocukların ruhsal dünyasını koşullandırmak anlamına gelir. Bu yaştaki çocukları kaybederek, koşullandırarak çağdaş bir dünya kurma olanağı yoktur.

Cübbeli Ahmet Hoca; “Biz şeriatçıyız, demokrasiye inanmıyoruz”..

Ülkeye egemen kılınmak istenen anlayış budur. 

Din maskesine bürünmüş bir kara yobazlık, ülkenin geleceğini boğazlıyor. Cumhuriyeti boğazlıyor.

İktidar kendisi de biliyor ki yüzde 52 ile ithal seçmen ve bin türlü zorlama yöntemle, hileyle alınan seçimin sonucu gerçekçi değildir. Varsayalım ki gerçekte 52 çoğunluk size oy vermiş olsun, bu iktidarınızın bir yalan ve hile imparatorluğu olmadığı anlamına gelmiyor.

Dinle hukuku çatışır duruma getirmek ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Ayrıca dine de verilecek en büyük zarardır. Din herkesin kendi gönül dünyasındaki yerinde kalmalıdır. Onu siyasetin, yönetim anlayışının içine sokarsanız, bu Siyasal İslam’ı dayatmaktır.

Anneler, babalar, yurttaşlar iktidarın dayatmacı, Siyasal İslamcı anlayışına karşı, çocuklarının ruhsal dünyasını karartmayacaklardır. Manevi danışmanlık adı altındaki çağ dışı yöntem kabul edilmeyecektir. Asla da kabul etmiyoruz.

Körpecik yavrularımızın ruhsal ve zihinsel dünyasını şeriatın kara ve karanlık pençelerine teslim etmeyeceğiz.