Daha eskilerde, emekli ikramiyesiyle rahatlıkla iyi bir ev alınabiliyordu.

Yakın zamanlarda ise, daha mütevazı bir ev, ya da sıfır araba almak mümkündü.

Şimdi, ne ev, ne araba…

İnşaat maliyeti o kadar yükseldi ki, konut yapan ya da satanların da günahı yok.

Esnaf zaten dert yanıp duruyor, “sattığımız malı, aynı fiyata yerine koyamıyoruz” diye…

Konut için de aynı şey geçerli.

Evini kiraya veren de, evin yükselen fiyatını ve o meblağın getirisinin ne olması gerektiğini düşünüyor.

Ama, kiracının o yükü taşıma gücü hiç yok.

*

Nasrettin Hoca kadılık yaparken, bir ahbabı burnundan soluyarak gelmiş. Hasmı için söylemediğini bırakmamış.

- Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?

Hoca çaresiz,

- Haklısın, demiş.

Sinirleri yatışan ahbabı gidince, hemen arkasından hasmı gelmiş. Başlamış atıp tutmaya; yok bana şöyle yaptı, yok böyle yaptı…Hoca’ya sormuş:

- Haklı değil miyim?

Hoca,

- Vallahi çok haklısın, demiş.

Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bu konuşmalara tanık olan Hoca’nın karısı şaşıp kalmış:

- Senin kadılığın da bir garip Hoca efendi! İkisine de ‘haklısın’ dedin. Hiç öyle şey olur mu?

Nasrettin Hoca, hanımının yüzüne bakmış;

- Hatun, demiş, sen de haklısın!

*

Konut meselesi de aynen öyle…

Satıcı da haklı, almak isteyen de…Kiraya veren de haklı, kiralamak isteyen de…

“Peki haksız kim?” diye soruyorsanız,

Siz de haklısınız.

*

Ülkenin gündeminde baş sırayı, petrol zamları ile emlak fiyatları ve kiralar alıyor.

Türk-İş’in 8 Mayıs 2022’de açıkladığı açlık sınırı 5.323, yoksulluk sınırı da 17.340 liraydı.

Açlık sınırındakilerin kirada oturma şansları bile yok.

Yoksulluk sınırındakilerin de, iyi bir ev kiralama ve yakın gelecekte ev sahibi olma hayali kurmaları mümkün değil.

Düşünüp duruyoruz; niye bu hale geldik?

*

Ülkemizi de aşarak, küresel boyutta güncel sorunlardan biri de “gıda krizi”…

Dünya, iki yıl boyunca ağır bir pandemi sürecinden geçti.

Dünyada tüketilen buğdayın yüzde 60’ını ürettiği söylenen Rusya ile Ukrayna savaş halindeler.

Yine önemli buğday üreticilerinden Hindistan’da kötü iklim koşulları yüzünden rekoltenin çok düşük olacağı tahmin ediliyor.

Milyarın üzerinde nüfusa sahip Çin ve Hindistan’ın, buğday ithal etmeden insanlarını doyurabilmeleri mümkün değil.

Uzmanlar, Rusya-Ukrayna savaşı öncesi yalnızca Sahra altı Afrika ülkelerinde yaşanan gıda krizinin tüm dünyaya yayılabileceği uyarısında bulunuyorlar.

*

Türkiye, yakın zamana kadar gıda yönünden kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydi.

Ne yazık ki, artan nüfusuna yetecek düzeyde üretim artışı sağlanamadı ve hemen tüm gıda maddelerini dışarıdan ithal eder hale geldi.

Gerçi, buğday ithalatının önemli bir bölümü, ihraç edilen un ve makarna üretiminde kullanılıyor, ama bu ihracattan vazgeçecek halimiz de yok.

Dolayısıyla, topraklarımızı gerek tarımsal üretim, gerekse hayvancılık açısından en verimli şekilde kullanmak zorundayız.

Bunun için de, geçilmeyen köprülere, uçulmayan hava limanlarına, faize verilen yüz milyarları, çiftçiye ve hayvancılık yapanlara teşvik olarak vermemiz, tarımsal girdi fiyatları yüzünden üretimden kaçan insanlarımızı, rahatlatarak yeniden üretime çekmemiz gerekiyor.

*

Başka çaremiz kalmadığını görmek için ekonomist olmaya gerek yok.