Eğitimde fren patladı başlığını okuyunca, haklı olarak “sadece eğitimde mi?” diye soracaksınız. Haklısınız, fırından ekmeği, kasaptan eti, manavdan meyveyi haftaya aynı fiyata alamıyorsanız ekonomide de fren patlamış demektir. Sağlıkta en temel sağlık sorunlarında hastaneden randevu alamıyorsanız, ya da altı ay sonraya sıra alıyorsanız, sağlık sistemi de çökmüş demektir. Anayasa mahkemesi kararlarını tanımıyorsanız, hukuk sistemi çökmüştür. Daha hangisini sayalım… Fakat bizim bu günkü konumuz eğitim sistemindeki, frenin patlamasıdır.

Değerli okuyucular, şimdi okullarımızda öğrencilerimizin dikkati, müspet bilimler üzerine çekilmiyor. Tarihimizdeki Asya’dan büyük göç olayı, Anadolu’ya gelişimiz, bin yıllık bir hesaplaşmanın sonunda, Sevr Antlaşması ile ülkemizin emperyalist ejderhalar tarafından yenilip yutulmak istendiği, bu oyunun Kurtuluşu Savaşı ve onun önderi Sarı Saçlı Mavi Gözlü bir devin önderliğinde bozulduğu coşkuyla anlatılamıyor.

Anlatılamıyor, topyekûn Türk toplumunun el ele omuz omuza verdiği… Kurtuluş Savaşında mermileri, erzakları kağnılarla taşıdığımız…Dağlarda tek tek Yörük çadırlarının kurulduğu…Kahraman Türk kadınının omuzunda mermi taşıdığı, askerlere çarık diktiği…Tüm bunları büyük zaferle sonuçlandırmamız… Lozan Barış Antlaşması ile ülkenin tapusunun alındığı, bugünkü hür ve bağımsız oluşumuzu buna borçlu olduğumuz, coşkuyla anlatılamıyor.

Çocuklarımız haliyle, tarihlerinden aldığı bu coşku ve gururla dudaklarını ısıracak derecede etkilenip gözleri dolacak derecede duygulanamıyorlar.

Peki, neden?

“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen bir zihniyet, TC’yi tabelalardan kaldıran, andımızı okullardan kaldıran, varlığımızı borçlu olduğumuz değerlere “iki ayyaş” diyen, Lozan’ı “hezimet” olarak niteleyen, eğitimi ÇEDES projesi ile tarikatlara teslim eden zihniyet, bu coşkuyu uyandıramaz. 

Bitlis’in Hizan ilçesindeki Nurs Ortaokulu 7’nci sınıf öğrencilerine “hac ibadetini öğretmek” amacıyla sınıfa Kâbe’yi temsilen bir maket konuyor. Bu maket etrafında tavaf eden öğrenciler daha sonra sınıfta “şeytan taşlama” provası yapıyorlar. Öğrenciler şeytan taşlama provası kapsamında sınıf duvarlarını taşlıyorlar.

Cumhuriyetin ereği “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesilleri” ÇEDES projesi ile ortadan kalktı. Bu proje ile ülkemiz gençleri, yerkürenin özgür, onurlu, çağdaş, uygar insanı olarak coşku duyabilirler mi?

Şimdi bu çocuklara güneşin doğudan doğduğunu, ayın döndüğünü, geceyi gündüzü, mevsimlerin gelişini, çiçeklerin açışını, karın, yağmurun yağışını, şimşeğin çakışını, buzulların erimesini, atomun çekirdeğini, ozon tabakasının delindiğini nasıl anlatacaksınız? Okulun duvarlarını taşlayarak mı?

ÇEDES projesi ile okullarda eğitimin freni patladı, bakalım nerede duracak. Sayın Milli Eğitim Bakanı eğitimi tarikatlara teslim ederek, çocuklarımızı kör karanlığın kucağına itemezsiniz!

Anayasanın ilk üç maddesini anımsatmak istiyorum.