Dünyada etkili olan turizm çeşitlerinden birisi de hiç süphesiz ki kültür (gezileri) turizmidir.

Dünya Turizm Örgütü’nün yaptığı istatistiklere göre kültür turizmi, uluslararası turizm hareketliliği ile birlikte son zamanlarda önemli artışlar göstererek Avrupa, Ortadoğu ve Asya bölgelerinde daha da artmaya başlamıştır. Türkiye, kültür turizminin potansiyeli açısından önemli bir coğrafyaya sahiptir. Çünki tarih boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmışken, Asya ile Avrupa kıtaları arasında köprü niteliğinde olması nedeniyle de çok önemli statüdedir.

Kültür gezileri; gittiğiniz yerin tarihini yansıtan her unsuru araştırmak ve öğrenmek, yemeklerini, geleneklerini yerinde görmek ve tatmak, yerin geçmişle ve bugünle bağlantısını kuran her eseri gezip görmek olarak tanımlayabiliriz.

Çocukluğumdan beri seyahat etmeyi, farklı kültürleri ve medeniyetleri, farklı etnik grupları, coğrafyaları ve iklimleri, kâinatta var olan canlı cansız varlıkların yaşam alanları ve yaşayış tarzları hep araştırma ve ilgi odağım olmuştur. Bu bağlamda Çorum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'nün düzenlemiş olduğu kültür etkinlikleri kapsamında "İstanbul Kültür Gezileri" etkinliğine katılım sağladık. "Seyyahlar şehri" "Medeniyetlerin beşiği" "Dünyanın başkenti" olarak bilinen istanbul'un "Hangi birini anlatayım ki ? Tarihi mekanlarını mı? İstanbul'un gerdanlığı Boğaziçi'ni mi? Mimar Sinan'ın kültürümüze ışık tutan, yolumuzu aydınlatan dev eserlerini mi?

*

Gezimiz buradan, akşam 8.30 sularında tur şirketi görevlisi ve belediye görevlisinin gerekli açıklamaları ve sunumlarının ardından başladı. Yine bir kişi tur şirketinden, bir kişi de Belediye’den görevli rehber eşliğinde, mola vererek, keyifli bir yolculuğun ardından sabah 06.00 sularında, hani şu meşhur her istanbul'a gidenin fotoğraf karesinin olduğu Beşiktaş- Ortaköy Camii civarında gözümüzü açtık. Otobüsten iner inmez eski adı Boğaz Köprüsü (15 Temmuz Şehitler Köprüsü)'nün Avrupa yakası Beşiktaş'taki bacağının renkli ışıklarını görünce adeta büyülendim.

Ayrıca boğazda balık tutanlar ise ayrı bir güzellik! içimden, görüyor musun metropol şehirlerde gün ne kadar erken ve hareketli başlıyor dedim. Beşiktaş'ta otantik bir mekânda sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra İstanbul'dan katılan turist rehberinin eşliğinde turumuza camiler, saraylar, muhtelif tarihi mekanlar ve yazarların mekanı "Pierre Loti Tepesi" ve en son olarak ta şairlerin ilham kaynağı ve aşıkların buluşma noktası "Çamlıca Tepesi”nden büyülü şehir İstanbul'a bakarak iki günlük gezimizi tamamladık.

Seyahatim esnasında gözlemlediklerim: İstanbul'un, dönemin güçlü imparatorlukları Roma ve Osmanlı’ya başkentlik yapması nedeni ile iki medeniyetin kültürüne ve mimarisine rastlamak çok normal. Zaten bu yapılanmalardan sosyo- kültürel ve siyasi yapılarının panoramasını çizmek mümkün!. İstiklal caddesindeki yapıların olsun, kiliselerin, Galata ve Kız Kulesi gibi yapıların olsun bunların Roma mimarisinin, camilerin ve sarayların da Osmanlı mimarisinin izlerini taşıdığı görülmektedir. Camilerde ve külliyelerde tek tip Osmanlı mimarisi mevcut. Sadece "Tüm zamanların stratejik camisi Ayasofya" hariç. Ayasofya'nın gövdesi Roma, kubbesi Osmanlı stili, aynı zamanda yerli- yabancı en çok ziyaretçi akınına uğruyor olması ayrı bir durum.

Bu muhteşem tarihi yapılara bakınca zamanın mimarlarının zeka ve yeteneklerine hayran kalmamak mümkün değil. Elbette ki nüfusu 16 milyonu geçmiş, ayrıca dünyanın insanlarının oraya akmış olması nedeni ile insan kalabalığı görmeniz çok şaşırtıcı değil. İstanbul'da günlük hayat sokaklarda yaşanıyor gibi, iş yerlerinden ya da ofislerden ziyade!. Şehirde yürürken seyyar satıcılara, öylesine gezen insanlar, çocuklu aileler genç-yaşlı insan toplulukları buna keza yerli -yabancı turistler. İstanbul ayrıca köyden kente çok göç alan sanayi şehirlerinden biri olması nedeni ile her semti farklı kültür ve yaşam tarzı sergiliyor. Bir "Nişantaşı"semti avrupa havasını yansıtırken bir "Tarlabaşı" semti varoş havasını yansıtıyor olmasını son derece renkli bir toplumsal gerçeğin dışavurumu diye düşünüyorum.

İstanbul pek çok gezgin tarafından yazıldı, halen de yazılıyordur. Yazmak için hem yerinde gezerek, hem de tarih bilgisi, sanat tarihi bilgisi, Osmanlı tarihi bilgisi, cumhuriyet tarihi bilgisi, mimari bilgisi ve coğrafya bilgisi gibi pek çok disiplinde bilgi sahibi olunması gerekiyor diyor ve bu nitelikli organizasyonu düzenleyen başta Çorum Belediyesi Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşkın'a, Belediye Başkan Yardımcısı Turhan Candan'a Çorum Belediyesi Kültür ve Sosyal işler Müdürlüğü Gezi Koordinatörü ayrıca seyahat sürecinde ilgi ve alakalarını esirgemeyen Ayhan Boyraz beyefendiye, tur grubu adına teşekkürlerimizi arz ederiz...

Sevgiyle kalınız...

Zeynep Özçerezci

Muhteşem güzelliğiyle Boğaziçi…

Çamlıca Tepesi’nden İstanbul…