İktidar çıtayı yükseltti. Sürekli zikrettikleri Cumhuriyet’in 100. yılına kadar, yani 2023’e kadar iktidardan bizi kimse indiremez diyorlardı. Dün (13.01.2013) haber sitelerine düşen bir haberde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 3 dönem iktidar olduk. 13 dönem daha iktidar oluruz diyor. Bunun anlamı Türkiye 21. yüzyılı bizimle geçirecek demek istiyor.

Üç dönemlik devri iktidarlarında Cumhuriyet’in değerleri ve kazanımları bir bir yok edildi. Bırakınız on üçü de, bir üç dönem daha iktidarda kalırlarsa Cumhuriyet’ten geriye ne kalır? Onu düşünmek bile istemiyor insan.

Herhalde karşı devrim tamamlanmış olur. Bu günlerde zaten PKK, Kürt Sorunu, Barış Süreci derken Dünya haritasında yeni bir Türkiye oluşur. BOP adım adım gerçekleşir. Zaten anayasa değişikliği adı altında yapılan çalışmalar da bu oluşumun bir parçası değil mi ki?

Efendim, siz siz olun Barış Süreci konusunda sakın bir fikir beyan etmeyin. Hemen barışı baltalayan insan olursunuz. Bölünme sürecine ne kadar çok hizmet ederseniz o kadar vatansever olursunuz.

Dün, fütürolog edasıyla kahince sözler söyleyen Sayın Arınç, bu gün de MHP’yi açık açık tehdit ediyor. Barış süreci başarılı olur ve MHP tavrında ısrar ederse barajın altında kalacağını söylüyor. Yani “Bizim dümen suyumuza girmezseniz barajın altına düşersiniz. Ben sizi düşünüyorum. Yol yakınken gelin bu ısrardan vazgeçin” diyor.

MHP, bizi düşündüğün, yol gösterdiğin için sana teşekkür ediyoruz mu der, yoksa ne der? bilemiyorum.

Oysa ben, son yıllarda, bizim şu iki muhalefet partimiz ne yapar? Bunlar ne işle meşguldür? diye kendi kendime hep sormuşumdur. CHP iç hesaplaşmalarından kurtulup muhalefet gibi muhalefet yapamadığından attığı her adımda AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor.

Sakın ola ki, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” demeyelim. Yoksa bizi askeri vesayetçi ilan ederler gibisinden gülünç söylemler geliştiriyorlar. Cemaatçi, dinci gruplara fazla dil uzatmayalım. Bizi din düşmanı ilan ederler… Türünden fobilerden kurtulamıyorlar.

MHP için de durum aynısı. Geçmişte bizi kavgacı ilan ettiler. Ne olursa olsun fazla hırçın olmayalım. Her şeyi sükunetle karşılayalım düşüncesi hakim.

Oysa, MHP’nin varlık nedeni olan ilkelere karşı o kadar büyük saldırı var ki, 70’li yılların ülkücüleri bu söylemler karşısında kahrından ölürdü. Hani ben diyeceğim ki, sükunette hayır vardır. Ama, yarın çok geç olur ve sizin varlık nedeniniz ortadan kalkar. Zira, sizin hassas olduğunuz hususlar bir bir yok ediliyor. 70’li yıllarda Rahmetli Türkeş üç milletvekiliyle mecliste fırtınalar estiriyordu. Ama, sizin sesiniz arada sırada bir çıkıyor.

Söylenecek çok şey var ama, kısaca bir kaçına değindim. Sağ olsunlar. İki muhalefet partimiz böyle kuzu gibi olurlarsa Sayın Arınç, bu yazının ilk paragrafında belirtildiği gibi kibirde tavan yapar. Sizleri hafife alır. Alay etmekten de öte yok sayar.

Aşağıdaki sözler bana çok ağır geldi. Bilmem muhalefet partilerimizin genel başkanları ve yöneticileri bunu nasıl tolere ederler? Ben konuşmanın o bölümünü noktasına virgülüne dokunmadan aşağıda aynen veriyorum:

AK Parti'nin başarısını Türkiye'nin siyasi hayatındaki ''muhteşem bir başarı'' olarak nitelendiren, bununla ilgili araştırma yapılabileceğini, tezler hazırlanabileceğini dile getiren Arınç şöyle devam ediyor: ''Ama çoğu zaman bu başarının öyküsünü bu kadar kitaptan, araştırmadan, tez açıklamanın ötesinde küçücük bir karikatürle özetlemenin daha kolay olduğunu düşünüyorum. Hiç unutmuyorum; o tarihlerde bir gazetede bir karikatür yayımlandı. Karikatürde şu var: Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan her zamanki haliyle boylu poslu, dirayetli, güçlü. Karşısında iki kişi var, başları önlerinde biraz süklüm püklüm duruyorlar. Başbakanımız da onlara ithafen diyor ki, 'Söyleyin utanmayın, içinizden hanginiz bana oy verdi'. Başları önde olanlardan birisi Bahçeli, birisi Kılıçdaroğlu. Demek ki dört seçmenden ikisinin, altıdan üçünün, ondan beşinin oyunu almaya muktedir olan AK Parti sonunda karşısında gördüğü iki kişiden birine potansiyel seçmen gözüyle bakabilir.

Bu sözlere ne dersiniz, nasıl yorumlarsınız? bilemem ama, karşısındakileri bundan daha iyi alaya almak, yok saymak ancak bu kadar olur diye düşünüyorum.