Tüm Türkiye’yi ekran karşısında ağlatan orman yangınlarından sonra, bu kez de sel felaketi ile sarsıldık.

Çorum’un komşusu Kastamonu başta olmak üzere, Batı Karadeniz’deki aşırı yağışlar ve seller, deyimin tam anlamıyla içimizi kararttı.

Bir buçuk yıldır kâbusumuz olan pandemi psikolojisinden birazcık olsan sıyrılıp yaşama sevincini içimizde yeşertmek istiyoruz; peşpeşe gelen felaketler buna fırsat vermiyor.

Koca bir ulus, nasıl bu kadar mutsuzluğa, umutsuzluğa sürüklenir?

*

Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde, aşırı basınca dayanamayan baraj kapağı açılmış, ilçenin tamamı sular altında kalmış.

Vatandaşların evlerinden cep telefonları ile çektikleri videoları izliyoruz; sanki dünyanın batışına tanık oluyor gibi çığlıkları kulaklarımızda…

O dehşeti ifade edebilecek kelime bulmak zor.

Peki ama, Ezine çayının kenarına yapılmış apartmanlara ne demeli?

Fotoğraflara bakıyoruz; tam bir deprem görüntüsü…

Yıllardır yaşadığımız bunca felaketten hiç mi ders almıyoruz?

*

Bilim insanlarının küresel ısınma ile ilgili verdikleri bilgileri ve uyarılarını ciddiye almayanlar var ne yazık ki.

Gereken tedbirleri almayan tüm dünyanın devlet yöneticileri, tarihe “suçlu” olarak yazılacaklar.

Bizim insanlarımızdan da “umursamaz” tavırlar içinde olanların oranı çok fazla…Her şeyi kadere bağlayıp kurtuluyorlar. Oysa, yüce dinimiz de önce tedbir alıp, sonra Allah’ın takdirine bırakmayı, yani tevekkül etmeyi emretmiyor mu?

*

Koronavirüs salgınında “Hint Varyantı” veya “Delta Varyantı” dönemini yaşıyoruz.

Mutasyona uğrayan Covid 19 virüsünün daha hızlı yayıldığı ve farklı semptomlar gösterdiği söyleniyor.

Çaresi, herkesin aşı olması ve maske-mesafe-hijyen olarak ezberlediğimiz kurallara uyması.

Ama, aşı konusunda direnenler olduğu gibi, kurallara uymamakta ısrar edenler de çoğunlukta. 

Çorum’da da vaka sayıları artmaya devam ediyor ve ülke kaçınılmaz olarak yeni bir kapanmaya doğru gidiyor.

Buna sebep olacak ihmaller, hiç kimsenin hakkı değil. Toplum sağlığını riske atacak bireysel kararlar, özgürlük olarak nitelenemez.

Herkesi sorumluluğa davet ediyoruz.

*

Öylesine köşeye sıkışmış bir ülke fotoğrafı var ki…

Bu köşeden çıkabilmenin tek yolu var; birlik, beraberlik, dayanışma ve her alanda bilimin yol göstericiliğinde birleşme…

Katlanarak büyüyen bu acılara yüreklerimiz dayanmıyor artık.