Çorumspor’da lisans krizi dün itibariyle sona erdi.
Belirsizlik ortamı, lisansların çıkartılamayacağı yönünde yapılan açıklama ile
aydınlığa kavuştu. Yeni transferlere lisans çıkarttırılamaması kamuoyunda bir
karamsarlığa neden oldu. Ancak ben o kadar karamsar değilim. Gelinen nokta
aslında yıllardır planlı bir şekilde yapılması gereken işin başlangıç noktası
oldu. Çorumspor, bugüne kadar yapması gereken doğruyu şimdi zorunluluktan
yapacak.
Dedim ya, keşke bu noktaya planlı bir şekilde gelinseydi.
Yani altyapıdan 13 futbolcunun A takıma alınması zorunluluktan değil, geleceğe
yatırım olarak program dahilinde yapılsaydı. Şu da bir gerçek ki, belki de
tarih boyunca bir daha altyapıdan 13 futbolcu birden A takıma çıkma şansı bulamayacak.
Yıllardır görmezden gelinen altyapıya eminim ki artık bir başka önem verilecek.
Ben yıllardır mali genel kurul ve bağımsız bir denetleme
kurulunun gerekliliğine dikkat çektim. Bu fikri benimsedim ve savundum. Ama ya
birilerinin işine gelmedi, ya da bunun Çorumspor’da hayata geçirilemeyeceği
düşünülerek dikkate alınmadı. Yine kurumsallaşmanın şampiyonluktan daha önemli
olduğunu her fırsatta vurguladım. Kulübün geleceğini ipotek altına alan yönetim
anlayışının Çorumspor’u uçuruma sürüklediğini yıllarca yazdım çizdim. Ve şimdi
bu gerçeklerin geç de olsa fark edilip hayata geçirilmesi noktasında çalışma
başlatılmasını görmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Mevcut yönetim, Olağanüstü Genel Kurul kararı aldı. Bu
karanın alınmasındaki ana sebep tüzük değişikliği. Yeni tüzük, mali genel kurul
ve bağımsız bir denetleme kurulu gibi çok önemli değişiklikleri de kapsıyor.
Yani, lisansların çıkarttırılamaması bir yerde Çorumspor’da doğru yolun
bulunmasına vesile oldu. Eğer tüzük değişikliği yapılırsa, kurumsallaşmış ve
her alanda daha çok ses getiren bir Çorumspor’a sahip olmanın gururunu hep
birlikte yaşayacağız.
Evet, lisansların çıkarttırılamaması elbette kulübün sicili
ve futbolcuların mağdur kalmaları açısından üzücü. Yönetim, futbolcuların
kesinlikle mağdur edilmeyeceğini ve tüm alacaklarını oynamışlar gibi zamanında
ödeyeceğini açıkladı. Bu bir yerde vicdanları rahatlattı. Çok da doğru bir
karar.
Yeni transferlere lisans çıkarttırılamaması elbette ilk
başta ligden düşme endişesini de beraberinde getirdi. Ama ben bu düşünceyi
mevcut kadroya karşı önyargı olarak değerlendiriyorum. Çünkü, geçen sezonun son
3 haftasına kadar ilk 5 yarışına ortak olan kadroda oynayan 6 banko isim var.
Bunlara kalitesini kesinlikle tartışmayacağım Veysi’yi de eklersek kadro hiç de
fena değil.
Kaldı ki altyapıdan çıkan ve çok önemli bir futbolcu
olacağına inandığım bir Ali Koçak’la birlikte her geçen gün gelişim içerisinde
olan altyapı oyuncularının sırıtacağına pek inanmıyorum. Sedat Özbağ gibi
gençlere önem veren bir teknik direktöre sahip olmanın avantajını da göz önünde
bulundurursak bence başarılı sonuçlar hiç de sürpriz sayılmaz.
Madalyonu çevirelim ve diyelim ki, Çorumspor ilk yarıda
başarılı olamadı. Ara transferde zaten yeni oyuncuların lisansları
çıkartılacak. Ona rağmen yine de başarısız olup ligden düştüğünü varsayalım
Çorumspor’un. Yukarıda da belirttiğim gibi, bu geçiş döneminde saha başarısı
bence önemli olmamalı. Yeni tüzük ve dolayısıyla kulübün kurumsallaşması düşme
veya bir şampiyonluktan daha önemli bence. Çünkü kurumsallaşma sağlanırsa
Çorumspor işte o zaman kalıcı başarılar elde edecek.
“1500 Yürekli Adam”
adı altında devam eden kampanya güzel de, ismi bana çok mantıksız geliyor. Ne
yani şimdi, bin lira veren yürekli, veremeyen yüreksiz mi? Yani, paran yoksa
yüreğin de yok, öyle mi?