Her yıl 8 Mart’ta kutlanan Dünya Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün.

Bu gün, Amerika’nın New York kentinde 8 Mart 1857 tarihinde yaşanan facianın yıldönümü olduğu için “Emekçi Kadınlar Günü” olarak da ifade ediliyor.

Bir büyük trajedi…Bir insanlık utancı…

İnsan gibi yaşama koşulları isteğiyle grev yaptıkları için fabrikaya kilitlenen dokuma işçisi kadınlardan 120’si, çıkan yangında polis tarafından kurulan barikatı aşamıyorlar ve feci şekilde can veriyorlar.

Dolayısıyla, 8 Mart’ı emekçi kadınların dayanışma günü diye niteleyen ve böylesine önemli bir anlam yükleyenler de haksız değiller. Ama biz, tümüyle kadın hakları mücadelesini ve kadın-erkek eşitliği talebini içeren bir gün olarak daha anlamlı ve kapsayıcı olduğu düşüncesindeyiz.

*

Sosyal medyadan bir mesaj:

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960, İsviçre’de 1971 yılında verilmiş.

Peki Türkiye’de?

Avrupa’nın bu çağdaş ve uygar ülkelerinden çok daha önce, 1934 yılında…

İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, çağdaş dünyanın geleceği gören büyük lideri olarak günümüze kadar taşıyan özelliği ve güzelliği…

*

Bugün, gerek “kadın hakları” konusunda, gerekse “gelişmişlik” endeksinde çok gerilerde kalmışsak, bunu da Atatürk ilkelerinden uzaklaşmamızda aramamız gerekir.

Türkiye, bu coğrafyada, demokrasinin, inançlara saygının, kadın-erkek eşitliğinin ve çağdaşlaşma ruhunun egemen olduğu tek ülke konumundaydı. Adım adım bu hedeflere doğru yürüneceği umut ediliyordu.

Cumhuriyet aydınlığı gölgelenmeseydi, bugün her bakımdan çok daha ileri bir noktada olmamız gerekiyordu.

Olmadı.

*

Ülkemizin çok geniş bir kesiminde, kadına hâlâ ikinci sınıf insan gözüyle bakıldığı bir gerçek.

Aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal arenada eşitlik hâlâ hayal…

Eşit işe eşit ücret, hâlâ umut edilebilir mesafeye gelemedi.

Hele de, kötü muamele, taciz, şiddet, hâlâ kadının kaderi gibi görülüyor…

*

Bir 8 Mart’ta daha, kadın-erkek eşitliği için çağrılar yapmak durumunda kalmamız bundan.

Ve hâlâ “kadına pozitif ayrımcılık” ihtiyacını duyuyor olmamız bundan.

*

Önce kadınlarımızın, hak ve hukukları konusunda yeterince bilinç sahibi olmalarını, -bu konuda duyarlı erkeklerimizi tenzih ederek- tüm erkeklerin de “insan hakları” temelinde insani değerleri özümsemelerini temenni ediyoruz.

Kadınlar Günümüz kutlu olsun.