UMUMUN HAKLARI-KAMU HAKLARI YANİ DEVLET MALINA İHANET

Abone Ol

Hatta Hayber savaşında bir topluluk R.SAV.’e gelerek, “Ya Resulallah falanca şehit oldu” dediler. R.SAV. “Hayır onu ganimet malından çaldığı abaya bürünmüş olarak cehennemde görüyorum” buyurdu. Gittiler, baktılar ki, çantasında çaldığı cüppeyi buldular. (Müslim, Rıyazüssalihıya sh. 260) R.SAV. efendimiz “İbadet ondur, dokuzu helal kazançtır. Bunu asla unutmayın” buyurdular.
Bunun için kamu hizmeti görenler, amirler, memurlar, kamu ile iş yapanlar umumun hakkına çok dikkat etmeleri gerekir. Vurgun, hortum, yağma denilen haksızlıkların toplumda yaygınlaşması, toplumsal emniyeti sarsar, itimat ortadan kalkar. İşte o zaman o toplum üzerine bela ve musibetler yağmur gibi yağmaya başlar. Bu hakların haksızlıkların bazılarını şöyle somutlaştırabiliriz.
Amme hizmeti gören A’dan Z’ye yönetici, siyasetçi, memurlar ve çalışanlardan kamunun hakkını korumak onlara farzdır.
1.Bir memur bir işçi, hasta olmadığı halde rapor alırsa, işini savsaklarsa, işine hile yaparsa, hizmet vermeden ücret almış olur ki, bu haramdır.
2.Devlete ait olan malı, vasıtayı, hizmeti şahsına kullanırsa, mesaisini boşa geçirirse haksızlık yapmış olur.
İşçi, memur kendisine çalıştığı gibi çalışmazsa, işveren işçisini memurunu evladı gibi kollamazsa haksızlık etmiş olur.
-Vergiler verilmezse, sigorta primleri yatırılmazsa, vergi kaçakçılığı yaparsa kamu hakkını ihlal etmiş olur.
-Kamu arazilerini gaspetmek, yolları caddeleri işgal etmek, eşinden kalan aylığı alabilmek için resmi nikah yapmadan imam nikahı ile yaşamak haram yemektir.
-Çevreyi kirletmek, sulara atık atmak, hatta sokağa atılan bir çöp, bir kağıt parçası ve izmaritle caddeyi kirletmek kamu hakkı ihlalidir.
İnsanların önemsemediği bu haklar yarın mahşerde insanın tuttuğu oruç, kıldığı namaz, zekat, hac, sada vs.den doğan elde edilen sevaplar teker teker elden çıkınca bunun acısını o zaman anlamış olacağız, ama iş işten geçmiş olacaktır.
O halde Müslüman toplumda barışı, huzuru, güveni ve adaleti bölüşüm, paylaşımı hakim kılmak adına kul hakkına, kamunun hakkına saygı göstermemiz zorunludur. Üzerine kul borcu, kamunun hakkı bulunan cenazelerin namazlarını bile kıldırmamış, borcunu ödeyenlerin cenaze namazını kendisi, ödenmeyenlerinkini ise Hz. Ebu Bekir’e kıldırmıştır.
Unutmamak gerekir ki, bu dünyada bir yolunu bulup bu haksızlıkların cezasından kurtulmak belki mümkün olsa da, ahirette bunun acısı çok çetin bir şekilde çıkacaktır. Bunu asla unutmayalım. Bütün bunlara rağmen ibret almayan, uyanmayan, halini düzeltmeyenler hiç kimseye değil, kendilerine yazık etmiş, helal aşına zehir katmış olurlar.
Haramla beslenen vücutların temizliği ancak cehennem ateşi ile olacaktır. Bu ise düşünülmesi bile insana ızdırap veren bir durumdur. Allah cümlemizi bu akibetten korusun, duası ile bitirelim.
Hoşça kalın, dostça kalın aziz canlar.