TÜRKİYE'DE AYDIN OLMAK

Abone Ol

Galiba en zor meslek(!) aydın olmak bu ülkede. Siyasetin, etnik ve inanç kimlikler üzerine inşa edildiği; siyasetin etnik ve inanç gerginliğinden beslendiği bu ülkede aydın olmak zor meslek(!).

Milli konularda bile milli bir uzlaşmanın sağlanamadığı, emperyal politikalara taşeronluk yapar olunduğu bir dönemde, aydın olmak zor olsa gerek.

Ama öncelikle böyle dönemlerde aydın olmak hem zor, hem de çok gereklidir. Ve hem de böyle dönemlerde "kral çıplak" diyen aydın olmak özellikle gereklidir.

Aydın öncelikle bir düşünce adamıdır. Ülkesinin milli çıkarlarında, toplumsal hak ve eşitlikte bildiğini söylemekten çekinmeyen, çekinmemesi gereken bir düşünce adamıdır aydın.

Ama Türk sağının ve muhafazakâr kesimin önemli yazarlarından Cemil Meriç, "Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar" demiştir.

Evet, bu ülkede aydın olmak çok zor. Şiirlerinden Nazım'ı 12 yıl, yazılarından İsmail Beşikçi'yi 18 yıl cezaevinde tutan ve nice yazarlarına, şairlerine cezaevini mesken yapmış bu ülkede aydın olmak çok zor.

Bunalım dönemlerini askerin sırtına yıkarak mağdur rolünün kullanıldığı, darbelere karşıymış gibi gözükerek darbe hukukundan beslenildiği,

Atatürk ve demokrasi adına darbeler yapıldığı, Atatürkçülüğün ve demokrasinin iğdiş edildiği ve de halen darbe tehlikesinin konuşulabildiği bu ülkede aydın olmak çok zor.

-Demokratik tepkilerin şiddetle bastırıldığı,

-Tutukluluğun mahkûmiyete dönüştürüldüğü,

-12 Eylül darbe hukukunun egemen olduğu,

-Milli marşların bile sorgulamalarda, özellikle darbe dönemlerinin cezaevlerinde, işkence aracı olarak kullanıldığı bu ülkede aydın olmak çok zor.

Ortak değerlerin birer tabu yapıldığı; kiminin din, kiminin bayrak, kiminin Atatürk ardına sığındığı; bu değerlerin bir zırh gibi kullanıldığı bu ülkede, aydın olmak çok hem de çok zor.

Çünkü aydın ne iktidarın dalkavuğudur, ne muhalefetin borazanıdır, ne de resmi ideolojinin resmi sözcüsüdür. Zaten dalkavukluk ve de borazanlık varsa aydın olma özelliğini yitirmiştir.

Ne yazık ki bu ülkede diploması olan herkes aydın sanılmıştır. Diploma derecesi yüksekse, daha da yüksek aydın sanılmıştır.

İktidarın her söylemini onaylayan iktidarın gözüyle, muhalefetin her söylemini onaylayan muhalefetin gözüyle bu ülkenin aydını olarak sunulmuştur.

Oysaki aydın, siyaseten özgür bir kişiliktir. Elbette onun da bir siyasi tercihi olacaktır. Siyasi bir partiye üye de olabilecektir. Ama fikirleri bir siyasetin propagandasını yapmak değil; toplumsal aydınlanmanın önünü açmak, toplumsal barışın fitilini yakmak, siyasete fikri bir zenginlik katmaktır.

Aydın, milli bakışla anti-emperyal; toplumsal bakışla demokrat ve eşitlikçidir. Sosyal adaletin olduğu, yani insan haklarına dayalı çağdaş değerlerle donatılmış bir ülkeyi savunan laik bir kişiliktir.

Aydın, demokrasi kavgasının silahşorudur. Silahı elindeki kalem, kafasındaki bilgidir. Ürettiği fikirler demokrasiye giden yolların, döşenmesi gereken taşlarıdır.

Bir de "aydınımsı"lar vardır bu ülkede. "Aydınımsı" olmak zor da değildir. Onlar, Uğur Mumcu'nun deyimiyle "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi" olanlardır. Onlar, demokrasiye giden yolların taşlarını ters döşeyenlerdir.

Ve onlar, toplumsal uyanışı ve toplumsal bilinci zaafa uğratanlardır. Güce tapındıkları için toplumu da güce tapınır hale getirenlerdir. Ve de onlar, sayısal olarak çok olanlardır.

Oysaki aydın, totaliter yapıya totaliter anlayışlara karşıdır. Darbeci zihniyetlere ve darbelere karşıdır. Özgürlükçüdür. Ve de aydın, bir avuç burjuvanın sözcüsü değil, sözüyle, yazısıyla, şiiriyle, sazıyla halkın konuşan dilidir.

İşte bu özellikleri nedeniyle aydın, bu ülkede hep potansiyel suçlu olarak görülmüştür. Cezaevleri, mahkeme salonları onun ikinci adresi olmuştur.

Yani aydın olmak zordur bu ülkede. Aydın olmak için bedel ödemek gerekir bu ülkede. Güldüren ve de acı acı düşündüren mizahlarıyla, Anadolu halkının çilesini anlatan ve Anadolu insanını konuşturan ve 12 Eylül darbecilerine karşı "aydınlar dilekçesi”nin öncülüğünü yapan Aziz Nesin gibi...

Ve bu ülkenin aydınları, büyük bedeller ödemiştir; toplum için, halk için, demokrasi için... Ve de ödemeye devam etmektedir; toplum için, halk için, demokrasi için...