TOPUK SESLERİ VE SİYASETİN DANS PİSTLERİ

Abone Ol

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı, nam-ı diğer Topuklu Efe olarak bildiğimiz Özlem Çerçioğlu, bugün CHP’den istifa etmiş, AKP’ye katılacağı söyleniyor. Bize hayırlı, uğurlu olsun, bol promosyonlu, yandan çarklı, yakıt kartlı olsun demek düşer. Sanki biz böylesi filmleri daha önce de izlemiştik, o yüzden pek şaşırmadık.

Siz siz olun da “Ben olsam asla partimi değiştirmezdim” demeyin. Bu ülkede “asla” sözcüğü siyasetçinin yemin törenine kadardır. İlk kulis çayında süresi dolar. Bizde ilke ve yüce idealler hava durumuna benzer, rüzgâra göre yön değiştirir. Özellikle de menüde şantaj soslu vaatler tabağı varsa, haliyle iştah daha da kabarır.

Düşünün, ülkenin birinci partisi ve oyları sürekli daha da yükseliyor. Bu partinin başarılı bir belediye başkanı, durup dururken neden rozet değiştirir? Bir gecede “Topuklu Efe” nasıl “Rozetli Hanımefendi” olur? Bu işte bir bit yeniği yok mu? Bizim bilmediğimiz, efeliğin tanımı mı değişti? Efeler haksızlık, hukuksuzluk karşısında gerekirse dağa mı çıkar, yoksa sarayın kaygan merdivenlerinde mi yürür? Tiki tak, tiki tak… Biat eder, sadakat bildirir, el pençe divan durur Bolu Beyi’nin huzurunda. Zamane efesi, haksıza kafa tutmak yerine, kafa sallıyor; emme basma tulumba gibi aşağı yukarı… “Emret padişahım, zat-ı devletlim, ben ki kulunuz, köleniz huzurunuzdayım, emrinize amadeyim” diyor.

Erdoğan, AKP rozetini Topuklu Efe’nin yakasına takacak. Tören sahnesi hazırlanmıştır. Spot ışıkları pek parlak yanar söner haliyle. Erdoğan CHP’ye veryansın edecektir, davudi sesiyle “Of anam of!” esip gürleyecek: “Ailemize güç verdin, işte öldü denen partimizin diriliş hikâyesi” falan diyecektir. Topuklu Efe de boş duracak değil ya… Gülücükler dağıtacak kameralara. O gülücüklerden yanaklarda gamzeler oluşacak. O gamzelerin derinliklerinde neler gizli acaba? O gülücüklerin bu ülkeye, bu halka neye mal olduğunu, ah bir anlatabilsek, ah!

İktidar, hak, hukuk ve adalet kavramlarını koyunun postunu sırtından yolup alması kadar sıradanlaştırdı. AKP gemisi batıyor. Gemi battıkça, “Daha ne kadar derine inebiliriz?” diye deneme ve test çalışmaları yapıyor. Yeni transferler, batan geminin lüks kamarasından kurtarılan yolcular gibi… Üstleri başları ıslak yolcular, “İyi ki geldim, popoyu kurtardım” gülücükleri dağıtıyor.

Bu ülkede rozet değiştirmenin adı “siyasi tercih” oldu. Oysa bu, sahte samimiyetin ve kendisini seçen seçmene ihanetin törenidir. Dün halkın yüreğine dokunan el, şimdi sarayın mermerlerine sürtünüyor.

Biz vatandaşlar olarak şaşırıyoruz. Sanki siyaset, ilke ve idealin yolculuğu gibi… Oysa bu ülkede siyaset, salondaki halaya benzer. Davulu zurnayı kim, hangi makama göre çalıyorsa, herkes ona göre vaziyet alır.

Ya gerçek samimiyet? O, geçmişte kaldı. O artık bir antika… Şimdi “tek kullanımlık” sahte samimiyetler moda oldu.