SU KÜMBETLERİ

Abone Ol

Osmanlı şehirlerinin sokaklarında birçok çeşmenin ve su kaynaklarının mevcudiyeti su yollarına verilen önemden kaynaklansa gerek. Nitekim Osmanlılar su yollarının inşası ve su tesislerinin idaresi için Su Nezareti kurmuşlardır. Bu Nezaret uzun süre devam etmiş ve birçok hizmetlerinin yanında çeşitli su yolları haritaları yapılmıştır. Uzun süre devam eden bu Nezaret daha sonra Belediyelerin bünyelerinde bir daireye dönüştürülmüştür.

Sümerler ile Hitit İmparatorluğunun başkenti Hattuşaş'ta (Boğazkale, Çorum) yapılan arkeolojik buluntuların sergilendiği müzede çeşitli ebatlarda "künk" denilen kilden yapılmış, su ileten toprak boruların yer aldığını görebilirsiniz. Tarihi bulgularda dikkate alındığında bu sistemin binlerce yıl insanlığa hizmet ettiğini söylemek mümkün.

Çorum'da da Alaybey Sokağı Tanyeri İlkokulunun önünden başlayan, Atatürk Lisesine kadar uzanan, liseyi bitirebilmek için 7 yıl (Liseler ortaokuldan sonra 3 seneden 4 seneye çıkarıldığı için) sürekli gidiş geliş yaptığım yolda taş duvarlarla inşa edilmiş olan su kümbeti vardı.

Bu kümbet Katipler Konağı'nın bulunduğu sokağın üstünde idi. Katipler Konağı ile aynı sokakta bulunan evimiz kümbete 50-60 metre daha yakındı.

Serpin köyünden gelen su oradan sokak çeşmelerine ve abonesi olan evlere dağılıyordu. Pöhrekli sistemin son örneği idi. Keza zamanla harap olan su yollarının demir borular içine alınması ile basınçlı su şebekesi Mursal suyu olarak devreye girmiş, sokak çeşmelerinin üzerine de "Bu su içilmez!" levhaları konulmuştu. Ama uzun süre o çeşmelerin sebil gibi kullanıldığını hatırlıyorum.

Okula giderken Sucu Usta Kekeç Arif'i elinde hızar talaşı dolu kocaman mendille Kümbet'e girerken veya çıkarken gördüğümüz olurdu.

Arif ustalar su yolundaki kaçaktan dolayı azalan su yollarına talaş atarak kaçağın tıkanmasını sağlamaya çalışırlardı.

Dayımın evine gelen su aboneleri olduğu için zorluğunu kullanarak gördüğüm pöhrek su yolundan sonra demir borularla kurulan şebeke sisteminin mucize kolaylık sağladığını söylemek abartı olmaz.

Çünkü kılcal ağaç kökleri su kaçağının olduğu yerden pöhrek borunun içine girer, çoğalır, tilki kuyruğu gibi olur ve sistemi tıkardı. Zarar gören kısmın üzeri açılır ve pöhrek değiştirilerek tekrar halkın kullanımına sunulurdu.

Rahmetli kayınpederim marangoz olarak Şeker Fabrikasının yapım aşamasında çalışmak üzere geldiği Turhal'da eski hamamın suyunun açık bir arktan geldiğini söylerdi. Bu da yanılmıyorsam 1934'lü yıllara denk geliyor. Burada bir küçük anekdotu sizlerle paylaşmak isterim. Sistem üzerinde tadilat ve onarım olduğunda giderlerin taksimi esnasında hamam esnaflarından büyük bir bölümünün tahsil edildiğini duymuştum.

Her gün yanından geçtiğimiz kümbetin pöhreklerinin koruma yeteneğine sahip olmadığından işletilmesi son derece zordu. Bu zorluk sadece Çorum'a has değildi. İstanbul'da Terkoz Gölü'nden su getirilip Taksim'den dağıtılınca (Taksim ismi buradan gelir) pöhrek sistemi son bulmuş, bugün en ücra kasaba ve köylerde bile kullanılan basınçlı su sistemi kullanılır hale gelmiştir.

Pöhrekli sistemde kümbetten gelen suyun yolu ile abone arasında tek yol vardır. Pöhrekli sistemin inşaatının ve işletmesinin zorlukları açıkça görülüyor. Buna rağmen beş bin yıldan fazla kullanılmış olan bu sistemin baş temsilcisi olan kümbet'in yıkılıp ortadan kaldırılması tarihi bir hata olmuştur.

En güzel günler sizlerin olsun. e kulluk etmeleri için yaratmıştır. Kulluk ibadetle olur. İbadet Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etmek demektir. Nimet devam ettikçe şükür de devam etmelidir. Bu konuda Cenab-ı Hak: “ Rabbine, sana yakın (Ölüm) gelinceye kadar ibadet et” buyuruyor.(Hicr, 15/ 99) Nasıl ki Rabbimizin bize ihsan ettiği nimetlerin zamanı devamlı ise, yani günlük, haftalık, aylık yıllık değil de ömür boyu ise, ibadetinde günü, haftası, ayı ve mevsimi olmayıp ömür boyu olmak mecburiyeti vardır.

Ramazan ayı boyunca Allah’a layık kul ve Peygambere layık ümmet olmaya elimizden gelen gayreti gösterdik. Nimetlerine şükretmiş olmak için bütün gayretimizle çalıştık. İnşallah en büyük kazancımız geçmiş günahlarımızın af olmasıdır. O halde Ramazan bitti ibadette bitti demeyelim. Rabbimize karşı açtığımız yepyeni ve tertemiz sayfanın değerini bilelim. Mademki Ramazandan sonra da Allah’ın nimetlerinden istifade ediyoruz, o zaman onların şükrünü ifa etmeye, yani ibadete ölünceye kadar devam etmeye mecburuz.

(SÜRECEK)