ŞİİR GİBİ BİR PARKTA

Abone Ol

İda tutamıyor gözyaşını

bağrı delinirken elin araçlarıyla

el için

el için açılıyor yollar

el için kalkıyor kollar

umursamıyor öz varlıklarını kimileri

sayarsak yurttaş hepsi

birilerinde ne dert ne tasa

meclis sıralarında

kahkahayla alkışlarla

el için geçiyor yasa

Akbelen ve Orhanlı köylüleri

göz dikme diyor açlık grevinde

temmuz sıcağında

şiir gibi bir pakta

toprağa serili yatakta

göz dikme

zeytinime toprağıma suyuma havama

meclisin yanı başında

ne yazık ki duymuyor vicdanları takım elbiseli vekillerin

kalkıyor elleri olura

temsilcisiymiş gibi sömürgenin

bırakmış evini barkını

kapısını bacasını

gelmiş başkente

korumaya çalışıyor azalan suyunu

kesilecek zeytin ağacını

düşünerek geleceğini doğduğu yaşadığı toprakların

düşünerek torununu

zeytin mi değerli

maden mi

yatmış açlık grevine

görsün diye duyarlı canlar

duysun diye duymaz kulaklar

bir avuç insan

üç beş yurtsever vekil çırpınırken

sömürge yasası yasalaştı ne yazık ki

zeytin ağaçları kökten sökülecek

cevher cevher maden çekilecek

zehir zıkkım su içilecek

çekilecek toprağın kanı

ida’nın ayazmalarından su içmeyecek kuşlar

ceylanı tilkisi kurdu geçmeyecek ida’dan

uçmayacak kekliği kartalı baykuşu

bir de yağmuru

ida artık çöl yavrusu

sürüngenleri bile terk etti ida’yı akbelen’e doğru

milas’ta bulur mu huzuru

imzaladılar üç sayfalık kağıdı

geride çöle dönmüş bir coğrafya

insanların ağaçların orman sakinlerinin ağıdı