Bir haftalık aranın ardından yeniden yola çıktım. Özlemişim doğanın sesini, kokusunu, rengini… Yanımda her zamanki yol arkadaşım, Vosvos’um vardı.
Çorum merkezden yaklaşık iki saatlik yol, sanki bana sabırla anlatılan uzun bir hikâyeydi. Virajlarda Vosvos’un motor sesi, tepelerde sisin ince dansı, yolda karşıma çıkan köyler… Hepsi yolculuğun bir parçasıydı. Eskiden zorlu olan yol artık çok daha kolay; ama yine de dağların arasından süzülerek gitmek, insana ayrı bir keyif veriyor.
Tatil köyü, çam ormanlarının içinde. Etrafta kuşburnu, böğürtlen, alıç ve kırlangıç otu gibi bitkilere rastladım. Her biri toprağın bereketini fısıldıyor. Çamların reçineli kokusu ciğerlerinize işlerken, böğürtlen dallarının arasında mor meyveler gülümser gibi. Yakınlardaki şelaleye yaptığım yürüyüşte ise doğanın ritmi adım adım hissediliyor. Suyun coşkusu, kuşların sesi ve çam iğneleriyle kaplı patika, insana “iyi ki geldim” dedirtiyor.
Göletin üzerinde deniz bisikletiyle dolaşmak mümkün, kenarında oturup çay ya da kahve içmek de. Ördeklerin suyun üzerinde bıraktığı halkaları izlerken zaman yavaşlıyor.
Bu güzel anlara bir de tesadüf eklendi: İhsan abi ve Firdevs abla da oradaydı. Evlilik yıldönümlerini kutlamak için buradaydılar. Tanıdık yüzlerle doğada olmak, doğada olmanın en değerli anı oluyor bazen.
Dönüş yolunda gün batımı, Vosvos’un camından içeri sızdı. Çam ormanlarının arasından süzülen altın ışıklar, yolun kıvrımlarını daha da büyülü kıldı. O an anladım ki, bazen asıl mutluluk varışta değil, yolun kendisinde gizli.
Kargı Tatil Köyü, doğayla buluşmak isteyen herkes için bir alternatif. İster ailenizle, ister dostlarınızla, ister tek başınıza gelin. Şelaleye yürüyün, göletin kıyısında kahve için, çamların gölgesinde soluklanın. Kuşburnunu, böğürtleni, alıcı ve kırlangıç otunu fark edin. Çünkü doğa, bize sessizce hep aynı şeyi söylüyor:
“Arada bir dur, dinlen ve nefes al.”