Beyitler ve rubailer hikmet ve felsefe yüklü özlü sözlerdir. Hayatın ve yaşanmışlıkların özetidir. Biraz vakit ayırıp okursanız derin düşüncelere dalar ruhunuz zenginleşir.
Bir şulesi var ki şem-i canın / Fânusuna sığmaz asumanın..(Şeyh Gâlip)
Can mumunun öyle bir ışığı var ki, gökyüzünün fânusuna bile sığmaz.
Dünyanın ehlinden usandı gönül, / Gaflet uykusundan uyandı gönül,
Hakk’ı incitmekten utandı gönül, / Hakk’ı tuttu, Hakk’a dayandı gönül…(Nesimi)
Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harâp / Eyler anı müdâhene-i âlimân harâp..
Herkes bilir ki cihan kulların günahlarıyla yıkılmaz. Cihanı âlimlerin dalkavukluğunun yıkacağını herkes bilir. ( İzzet Molla)
Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında,
Küfretmesin bana da, benim zamanıma da ,
Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün,
Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında…(Ömer Hayyam)
Açıklama yapmama gerek var mı? 13 .yüzyıl da, 21. yüzyılda da doğu (şark) gelişmiş batı dünyasının piyonu olarak sefilleri oynamaya devam ediyor.
Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?
Felekler yandı ahımdam muradımın şemi yanmaz mı?
Sevgilim ettiği cefalarla beni canımdan usandırdı. Felekler ettiğim ahlardan yandı, muradımın ışığı yanmaz mı? (Fuzuli)
Doldur ey sâki bu cem bezminde bir gün mey biter,
Boş kalır fâni kadehler, tel susar hey hey biter,
Dem geçer devran döner, hicran biter, her şey biter,
Boş kalır fâni kadehler, tel susar hey hey biter…
Söz :Kesriye’li Sıtkı Bey, Beste: Nebiloğlu İsmail Hakkı Bey, Makam: Yegâh
Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde / Evvel giden ahbaba selam olsun erenler…
Elbette bir gün ezel meclisinde yine buluşuruz. Bizden önce giden ahbaplara selam olsun erenler… (Yahya Kemal Beyatlı)
Ağlayarak gelmişim gülerek gitmeliyim,
Kâinatın dünyanın sırrına ermeliyim,
Bir ömür yetmez bana, bin ömürdür dileğim,
Geldikçe gitmeliyim, gittikçe gelmeliyim.. (Mehmet Özata)
Tutî-i mucize-gûyem ne desem laf değil,/ Çerh ile söyleşemem âyinesi saf değil.. Mucize gibi söz söyleyen bir papağanım. Söylediklerim boş ve manasız değildir.
Ama felek ile söyleşemem çünkü onun aynası saf değil… (Nefî)
Yelkenlerimizle süsledik deryâyı / Sahilde hakikat eyledik hülyâyı,
Gün doldu, emir geldi, icâbet demidir.. / Lâkin kime teslim edelim dünyayı ?
(Arif Nihat Asya)
Veren de o, alan da o senden ne gidecek?
Telâşını görenler can senin zannedecek. (Aşki)
Dün gece üstadıma sordum kaç kez, / Bana bu dünyanın sırrını söyle tez,
Cevap verdi üstadım gülerek, / Bu sır bilinir ancak söylenemez…(Mevlana)
Gün gelir elbet elden gider baharı hüsnünün,
Hangisi kalmış cihanda dem süren leylâ’ların.. (İbrahim Akçam)
Düş ben gibi bir aşka sadâkat ne imiş gör,
Vuslat demi bekler iken firkât ne imiş gör, (Vuslat=kavuşma, Firkat=Ayrılık)
Yok yok güzelim düşme sakın böyle belâya,
Gel kalbime gir orda felâket ne imiş gör…
Söz : Hüseyin Rıfat Işıl, Beste: Şerif İçli, Makam : Saba
Derdim nice bir sinede pinhan iderim ben / Bir ah ile âlemi viran iderim ben..(Nefi)
Bizleri yarattın anladık seni, / Yerlerde göklerde aradık seni,
“Allah’ın evi gönüldür”dediler,/ Gönüller yaparak yaşadık seni..(Mehmet Özata)