Rubaileri çok severim. Hayatın bütün sırları rubai ve dörtlüklerde gizlidir.

Saadetler, felaketler, acılar, ıstıraplar, kara sevdalar, hayal kırıklıkları, hayat tecrübeleri, yaşam öyküleri, varlığın büyüsü, yokluğun acısı, olanlar ve olması gerekenler, yalnızca bir dörtlüğe sığdırılır rubailerde.

Bir rubai gördüğünüzde mutlaka okuyun, hayatınızdan bir kesit bulacağınıza eminim. Çünkü, her rubai başlı başına bir hikmet ve felsefe dersidir.

Adem ile Havva’dan geldi çok insan,

Nebiler, veliler oldu mümayan, (Mümayan= Görünmek)

Yüz bin kere doldu boşaldı cihan,

Nuh Naciyullaha tufan eyledik…(Harabi, Vahdetname’den)

Trabzon’lu Çedikçi Süleyman Çelebi’nin (18.y.y.) ruh tarifi…

Arşı âlâdan gelip âlemi menhusa geçer, (Âlemi menhus=Uğursuz âlem)

Arz-ı fânide ben-i âdemde mahpusa geçer, (Mahpus=Hapis)

Öyle bir nur-u hüdadır ki, karar eyleyemez,

Eski fânustan çıkıp yeni bir Fânusa geçer…(Fanus= Göğüs kafesi, gökyüzü)

Her rind bu bezmin nedir encamı bilir, (Rind= Ermiş, Encam= Akıbet)

Dünyamızı nâgâh zalam örtebilir, (Nâgâh= Her an, Zalam= zulum, karanlık)

Bir bitmeyecek şevk verirken beste, (Şevk=Neşe)

Bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir… (Ahenk=Uyum, denge )

(Yahya Kemal Beyatlı)

Tanrım nasıl yarattın bunca insanı tip tip,

Us’larında nasıl fark yarattın ey yüce Sahip? (Us= Akıl

Hikmetinden sual olmaz ama neydi muradın?

Hepsi başka bir âlem, hepsi başka bir garip…(Mehmet Özata)

İlâhimle Mevlana’yı döndürdüm,/ Yunus’umla acıları dindirdim,

Günahımla çok ocaklar söndürdüm, / Mevla’danım, hayır benim, şer benim…

(Cemal Safi)

Can yoldaşı dostlar çekilip gittiler,

Ecel çiğnedi hepsini birer birer,

Yan yana oturmuştuk hayat sofrasında,

Bizden birkaç kadeh önce sızıp gittiler…(Ömer Hayyam)

Tutuşup yanmayı bir din olur bildik Tanrım ,

Yine yanmak dileriz sanma yorulduk Tanrım,

Aşka taptık diye korkutma cehennemle bizi,

Biz asıl o âlemde cenneti bulduk Tanrım!... (Ümit Yaşar Oğuzcan)

Hüda davet eder Elhamdülillah, / Bu can dosta gider Elhamdülillah,

Hakikat şehrine çün rıhlet oldu, / Gönül durmaz iver Elhamdülillah…

(Rıhlet= ölüm, göç, İver= Acele etmek) (Mevlana Celalettin Rumi)

Ger aslımı sorarsan ben bir niyazım, (Ger= Eğer, Niyaz= Dua)

Basir ilmi denen yerden gelirim, (Basir ilmi = Allah’ın güzel ismi)

Bir katre idim şimdi han oldum, (Katre= Damla, Hân= Okyanus)

Gökteki yıldızdan, nurdan gelirim… (Seyit Nesimi)

Karacaoğlan der ki, ne ister bizden? / Hiç geçmiyor gönül gelinden kızdan,

Günde beş yüz sarım gelse faizden, / Dünyada tükenmez mal ister gönül..

(Karacaoğlan)

20 Eylül 2017 / Yalıkavak