Hayrettin Karaca ismini hiç huydunuz mu bilmiyorum. 1922’de doğup, 2020’de vefat eden bir insan. Ama nasıl bir insan? Özellikle triko üzerinde dünyanın sayılı firmalarından biri olan “Karaca” firmasının sahibi ve çevre dostu TEMA Vakfı’nın kurucusu bir dünya insanı.
Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde; ayakkabısı da yamalı. Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters-yüz ettiği gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış üzerine. “Param var ama tüketmeye hakkım yok.” diyerek ‘al tüket ve yok et’ diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor.
Bugün size onun anlattıklarından bir bukle aktaracağım. Umarım benim gibi siz de yararlanırsınız.
“Dünyada herkesi doyuracak yiyecek var ama karnı açları değil, gözü aç olanları doyuramıyoruz.” diyen Karaca, Türkiye’de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan gelenek yapısının, Televole kültürü karşısında nasıl yok olduğunu, çocukluk günlerinin “komşuyu aç bırakmayan” kültürünün yeniden dirilmesiyle, açlıkla savaşılabileceğini söylüyor.
“Ben bir kasaba çocuğuyum. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Ama sokakta herkes eşit şartlarda oynardı. Örneğin, diğerleri gibi ben de yalınayak oynardım. Akşam olduğu zaman annem avucuma bir kap sıcak yemek koyarak kulağıma eğilip, ‘komşu anneye götür’ derdi. Etrafımızda bizi duyacak kimse yoktu ama bu bana verilen ‘aman kimse görmesin Hayrettin’ mesajıydı.
Komşu annenin yağını, odununu kim alır, kimse bilmezdi. Paylaşma düzeni vardı, o kültürdü. Savaştan çıkmış bir Türkiye’de ‘fakirim’ diyen çoktu ama ‘açım’ diyen yoktu. Oradan aldım ben bu kültürü. Ne yazık ki şimdi kaybettiğimiz işte budur, giden budur. Ama Anadolu’yu gezerken görüyorum ki, bu değerleri hala yaşatanlar var.” diye içini döküyor.
Akmerkez’in önünden geçmeye utanıyorum; nedir bu ışıklar, bu rezalet? ‘Yılbaşı’ demek, ‘al, tüket, yok et ve yaşamı mahvet’ demek değil ki! O yüzden bu yırtık kazağı gururla taşıyorum üzerimde. Global ekonomi insanları kullanıyor ama bakın beni kullanamıyor, çünkü izin vermiyorum. Çok da mutluyum. Bunu elimden hiç bir güç alamaz. İnanç her şeyi halleder.” diyor.
“Açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır” diyen Karaca, ihtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanları suçluyor. “Bugünkü tüketim iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğer dünya nimetini alıp götürüyor.” diyerek, içine düştüğümüz durumu gözler önüne seriyor.
Cep telefonu kullanmadığını, TV izlemediğini belirten Karaca: “Okumakla mükellefim. Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var. Malını mülkünü verirsin orada biter borcun. Mesela Yalova’daki botanik bahçemi vakıf yaptım ama borcum bitmedi topluma. Şimdi borcumu bilgi sahibi olup bunu aktararak ödüyorum. Okumak ibadet, okumamak ise cumhuriyete ihanettir.” diyerek okumanın önemine parmak basıyor. Oğlunu, eşini ve annesini kaybetmenin acısını ise; “Acılar karşısında isyan ederek hiçbir şey kazanamazsınız; elde olan bir şey değil çünkü bu. Ben acıyı da, mutluluğu da kabulleniyorum. Ama acılar hafızadan hiç çıkmaz.” diye kendini avutmaya çalışıyor.
Dünyanın durumunu değerlendiren Karaca şu yorumlarda bulunuyor: “BM 2004 kalkınma Raporu’na göre, Afrika’da 323 milyon insan günde 1 dolardan az bir gelirle geçinmeye çalışıyor. Temiz su kaynağından mahrum 273 milyon kişi yaşamakta. İlkokul çağında okula gidemeyen 44 milyon çocuk var. Yetersiz beslenme yüzünden ölüm riski altında yaşayan Afrikalı sayısı 185 milyon. Her yıl beş yaşın altında beş milyon çocuk ölüyor. Zengin ülkeler yıllık gelirlerinin yüzde 0,7’sini bunlara kullansalar bu sorunların hepsi ortadan kalkabilir.”
“Benim de vardı 40 tane kravatım. O zamanlar 30 yaşındaydım. Ben de tükettim, ama bilerek yapmadım.” diyen Karaca, “Artık her şeyin farkına vardım. Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum, sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım? Doymam, sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye hakkım yok. Gömleklerim var, yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma bakarsanız, altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok!
Bunu herkes yapabilir. “bir” çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Her şey “bir” ile başlar. Bir yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum” diyor.
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Acı duyabiliyorsan canlısın; başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın. TOLSTOY
· Cebiniz delikse, onu para ile doldurmanın bir anlamı yoktur. G. ELLİOT
· Kendine lüzumlu olmayan şeyleri satın alırsan, çok geçmeden muhtaç olduğun lüzumlu şeyleri satarsın. B. FRANKLİN
· Krallıkları yoksulluk, cumhuriyetleri lüks yıkar. MONTESQUİEU
· Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez. A’RÂF SURESİ 7/31
· Dünya çok acı çekiyor. Ama kötü insanların şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğinden! NAPOLEON
· Rahatına düşkün olanlar yüzünden, rahatsızdır dünya. E. ŞUMNU