MÜDAHALE

Abone Ol

Yaşamın hemen her alanında bir müdahale olayı ile karşılaşırız. Çocukluğumuzda anne-babaların yapacağımız işlere, oyunlarımıza, arkadaş ortamlarında yeterinden çok zaman harcamamıza, fazla top peşinde koşmamıza, hatta geç kalktığımızda bile fazla yatmamıza müdahale etmeleri olağan sayılır. Bunların birçoğunda anne-babalar haksız sayılmazlar. Kendi anlayışlarına, yaşamı kavrayışlarına göre çocuğun daha düzenli, ölçülü, yerinde davranış gösteren bir birey olmasını candan istedikleri içindir. Abartı olarak görülmez.

Ergenliğe geçişte bu tür müdahaleler gerginlik nedeni olarak algılanır, tepkiler gösterilir, oysa anne-babalar her zaman çocuklarının iyiliğini ister. Artık çocuk kendi kararlarını kendisinin vermesi gerektiğini düşünme yaşındadır, çocukluktan çıkmıştır. Hele gençlik döneminde, özellikle üniversite yıllarında artık kendi kararlarına müdahaleyi kesin olarak istemez; doğru olan da budur. Genç insan olarak geleceğini düşünmek, neler yapacağını tasarlamak ve uygulama aşamasına hazırlanmak kendi çizeceği yolda ilerlemek isteyecektir. Anne-baba kendilerine danışıldığında düşüncelerini açıklaması daha akılcı olur, gencin kararlarına müdahale yerinde bir davranış olarak görülmez.

Bir sendika, parti veya siyasal yapılanma içindeyseniz bulunduğunuz ortama yöneticilerin önerilerde bulunması, alınan kararlara uymanızı beklemesi, bir yanlış tavır görüldüğünde uyarılmanız, hataya devam ettiğinizde davranışınıza müdahale gelmesi kaçınılmazdır. İçinde bulunduğunuz yapıların disiplini bunu gerektirir.

Ancak müdahale sizin de içinde olduğunuz doğal ortamdan değil de dışardan geliyorsa, yapmanız gerekenleri benimsetmeye çalışıyorsa, kabul edilemez ve ters sonuçlar doğurur.

19 Ekim 2025 Pazar günü yapılan seçimlerde Türkiye’den iktidar çevresinin doğrudan olmasa da gözle görülür müdahalelerine karşın CTP’nin adayı Tufan Erhürman kazandı. Kıbrıslıların Erhürman’ı seçmesi dışardan müdahaleye çok çarpıcı bir yanıt oldu. Erhürman’ın başarısının temel etkeni, kanımca, muhalefetin geniş kesimlerini kucaklayabilmesi ve farklı görüşte olanların dahi ülke çıkarlarıyla birlikte kendilerini de temsil edeceğine inanmalarıdır. Bu kesimin Türkiye’deki iktidar çevrelerinin politik yaklaşımından rahatsız olduğu da basında geniş yer buldu.

Ersin Tatar’ın 5 yıl önce iktidara geldikten sonra ve geçen dönemde sergilediği düşmanca, kibirli ve tartışmalı tavırlar, kendi partisi Ulusal Birlik Partisi içinde dahi tepkiyle karşılandığını bildiriyor haber kaynakları. Türkiye’deki iktidarın müdahalesi de seçmen üzerinde ters etki yarattı ve Erhürman’ın KKTC’nin bir serbest kumar merkezi olarak tanınmasına, uyuşturucu çetelerine ve toplumu yıkıcı diğer oluşumların yaygınlığına son verme, herkese eşit yargı, açık siyaset ve benzeri görüşlerini dürüst bir seçim kampanyasıyla, aşırılığa kaçmadan, açıklaması kendi taraftarlarının yanı sıra CTP’li olmayan seçmenin de desteğini sağladı.

Türkiye’deki iktidarın desteklediği ve seçilmesi için ciddi çaba gösterdiği Ersin Tatar’a karşı toplumda çok ciddi bir tepki vardı ve Tatar’ın istenmediğini basın yazıyordu.

Erhürman’ın seçilmesine en şiddetli tepki D. Bahçeli’den geldi. Bahçeli KKTC seçimlerini tanımadığını ilan etti ve “KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.” dedi. Bu, seçim sonuçlarını sindirememenin açığa vurulmasıdır. Bahçeli’nin tepkisine karşı net bir yanıt Kalem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni ve BASIN-SEN Başkanı Ali Kişmir’den geldi:

“Bak Devlet Bey, Kıbrıs’ı biz Kıbrıslılar değil sizin atalarınız çıkarları için satıp kaçmıştı…

Bu topraklarda bugün Türkiye Bayrağı dalgalanabiliyorsa, bunu satıp ortada bıraktığınız Kıbrıslı Türklerin direnişine borçlusunuz…

O nedenle haddini bil!

Bu toplumun iradesi ortada, sen önce 81 ilinde halkının iradesi ile seçilen belediye başkanlarına saygı duymayı öğren, sonra 82. ilin neresi olması gerektiğini düşünürsün…”

*

KKTC seçimleri ve alınan sonuç ülkemizde yaklaşan bir erken veya zamanında seçimi de bir biçimde etkiler mi? Kayyım atamalarıyla muhalefeti sıkıştırmaya çalışan iktidar halk iradesine açık müdahale ile amaçladığı sonucu alabilir mi? Alamayacağı kanısındayım.

Geniş bir seçmen kesimi siyasal, ekonomik, yönetsel, yargı bakımlarından zora girmiş düzeni Ö. Özel önderliğinde muhalefetin düzeltebileceğine inanıyor.

Kendi geleceğini garantiye almak amacıyla yapılan kayyımlar, iradeye müdahaleler, öncelikle öğrenciler ve toplumu aydınlatma görevi üstlenmiş gazeteci, yazar, düşünür üzerinde yoğunlaşan baskılar sonuç vermeyecek, toplum özlediği demokrasi ortamına kavuşacaktır.