Ankara Spor Salonu’nda üç gün süren 39. Olağan Kurultay, sıradan bir parti toplantısı değildi. “Güçlü Yurttaş”, “Güvenli Gelecek”, “Kazanan Türkiye” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” yazılı pankartlar dikkati çekiyordu. CHP tarihine yeni bir umut ve heyecan veriyor.
Kurultayın en dikkat çekici anı, Özgür Özel’in genel başkanlık için tek aday olarak geçerli 1333 oyun tamamını alarak yeniden genel başkan seçilmesi. Bu sonuç, partinin moral ve dinamizm kazanmasında bir diriliş ve kararlılık ifadesidir. Salonu tutuklu belediye başkanlarının fotoğrafları süslüyor. Delegeler ve partililer, haksızlığa uğramış başkanlara destek vererek “Artık kavga değil, birlik zamanı” mesajını yüksek sesle haykırdılar.
Özel’in konuşması ve yeni Parti Meclisi ile Disiplin Kurulu kadrolarının belirlenmesi, partinin yenilenme ve yeniden yapılanma kararlılığını güçlendirdi. Özel, “Artık bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacağız” vurgusuyla hem parti içindeki dengelere hem de muhalefetin genel siyasetteki rolü için önemli mesajlar verdi.
Kurultay bildirgesinde öne çıkan konular, ekonomik ve sosyal adalet, demokratikleşme, üretim, istihdam, dijital altyapı, katılımcı yönetim ve şeffaflıktı. Bu taahhütler, CHP’yi halkla buluşan ve toplumsal sorunlara çözüm üreten bir yönetim alternatifi olarak konumlandırma ereği taşıyor.
Kurultay, yalnızca parti içi değişim değil; halkın sesi ve haksızlığa uğramış yurttaşların dayanışmasına dönüştü. Delegelerin iradesi ve salon atmosferi, CHP’nin sadece milletvekilleri ve üst düzey siyasetçiler topluluğu olmadığını; halkın ve mazlumların yanında duran bir parti kimliği taşıdığını ön plana çıkardı.
Olağan Kurultay, partiyi siyaseten yok etmeye çalışan iktidar ve önceki genel başkanın eleştirilerine rağmen, birlik, onur ve adalet mesajları verildi. Bu kurultay, CHP’nin geleceğini inşa etme kararlılığının ve demokrasi yolundaki uğraşının göstergesi olacak.
CHP’nin yeni dönemdeki hedefi açıktır: Halkın partisi olarak güçlenmek ve ilk hedef olarak iktidara yürümek. Kurultay, bu yolda atılmış kararlı bir adım ve Türkiye’nin demokrasi umutları için önemli bir işaret niteliği taşıyor.