Hz. İsmail babasına sesleniyor. “Babam ne duruyorsun, çalsana bıçağı.” “Çaldım oğlum, yüce Allah senin canına ve kanına bedel bir koç gönderiyor. Kalk ayağa”, diyor. Sonra koç usulüne göre kurban ediliyor. Hz. İbrahim besmele ve tekbirle koca bıçağı çalıyor. Gökte melekler tevhit okuyor. Ya Lailahe illallahü vallahü ekber diyorlar. Sonra Hz. İbrahim ve İsmail ise Allahü ekber velillahil hamd. “Allah ne büyüktür, bütün övgüler onadır” diyerek şükrediyorlar. Arife günü sabah namazından başlayıp bayramın 4. günü ikindi vakti namazında son bulan 23 vakit her Müslümanın arife, bayramın 1.2.3. ve 4.günleri her vakit namazından sonra bu tekbiri “Allahü ekber Allahü ekber, la ilahe illallahü vallahü ekber, Allahü ekber velillahil hamd” demesi vaciptir, bir emirdir. Kurbanları kesilirken de bunlar aynen okunur.
Hz. İsmail kurban edilmekten azad olunca, yüce Allah cc. Saffat suresinin 105. 113. Ayetlerinde; “Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail teslim oldular, emrolunanı yaptılar. Böylece biz onu ve oğlunu (şahsında bütün insanlığı kurtardık) mükafatlandırdık. Biz salihleri böyle ödüllendiririz. Selam İbrahim ve onun ehline olsun, onun neslinden iyi insanlar (Özellikle Hz. Muhammed SAV.) gelecektir.”
İşte kurban etmemiz ve kurban bayramı yapmamızın aslı budur. Canımızın kurtulmasının coşkusunu bayramla taşıyor, kesilen kurban etleri ile de fakir fukara yararlanıyor.
Kurbanın aslını, esasını kimden kaldığını ve asıl sebebini Hz. İbrahim ve Hz. İsmail, Hz. Hacer’in şahsında kısa ve öz olarak ifade ettikten sonra kurbanın yapılışı, şekli, diğer hikmetleri ile de ilgili bilgi vererek konuya açıklık getirelim:
KURBANIN MAHİYETİ, VÜCUBU, EMREDİLMESİ, SOSYAL VE EKONOMİK HİKMETLERİ
Müslümanlara kurban kesme emrinin ana delili, Kur’an’ın 108. suresi olan Kevser Suresinin “Rabbin için namaz kıl ve Allah için kurban kes” Kevser 2. ayet ve R.SAV.in kurbanla ilgili buyrukları, tavsiyeleri ve fiilen, bizzat hem kendisi, hem de ümmetinin –bizlerin- kurban kesemeyenleri için kurban kesmesi, hatta Hz. Ali’nin beyanı ile 100 adet kurban kestiği, bizzat kestiği gibi, gerisini de Hz. Ali’ye kestirdiği tevatüren (inkarı mümkün olmayan gerçek) sabittir.
Bunlar kurban kesmenin şeri fıkhı, hukuki boyutlarıdır. R.SAV.in bazı buyrukları şöyledir:
“Kurban babanız Hz. İbrahim’in sünnetidir.”
“Kurbanın her tüyüne Allah ayrı ayrı sevap verecektir.”
“Kurbanlarınızı güçlü-büyük yapın. Çünkü onlar sizin sıratta binitleriniz olacaktır.”
“Kurbana hürmet gösteriniz. Çünkü onlar mübarek işlerdir.”
“Kurban etinden yiyiniz, başkalarına da dağıtınız.”
“Kurbanlarınızı Allah rızası için yapınız. Çünkü kurbanların ne etleri ve ne de kanı değil, sizin takvanız Allah’a ulaşır.”
“Kurbanın her azası; dişi dişine, başı başına, kanı kanına, canı da canına bedel, cehennemden kurtuluş sebebidir.”
Kurbanı; kurban kesmeye gücü yeten her müslüman kesebilir. Kurban kesebilmek için önce: 1-Müslüman olmak, 2-Hür olacak, 3-Mukim olacak. Yolcular kesmeyebilir. Keserlerse de daha iyi olur. Bir de zengin kurban kesecek. Mali imkanı olmaktır. Bir de kurban edilecek hayvanın bütün arızalardan kör, topal, arık, yürüyemeyecek derecede zayıf arızalı vs. gibi noksanlıklardan beri olmalıdır. Koyun, keçi, sığır, deve, manda ve bunların cinslerinden kurban edilir. Horoz, tavuk, kuş, ördek vs bunlardan kurban olmaz.
Kurbanın eti ve derisi veya canlı olarak mutlaka kurban edilmek kaydı ile başta Kızılay, Ordu yardımlaşma kurumu, Savunma Sanayi, Diyanet Vakfı, Lösemili Çocuklar Vakfı, her türlü hayri cemiyetler ve dernekler, sivil toplum yardım teşkilatlarına verilebilir. Ama vekaletle mutlaka kesilmesi şarttır. Yok iadesi gerekir, kurbanların ehil insanlara, usulüne göre, dini vecibelerini bilen kimselere ve hayvanlara şefkatle yanaşan merhametli –imanlı- insanlara kestirilmesi şarttır. Eğer kendimiz keseceksek, etini 3’e böleriz. Birin kendimize, bir kısmı eşe-dosta, bir kısmını da fukaraya veririz. Bir insan kurban bayramı kurban günlerinde bir kurban kesse, bu kurban, kurban bayramı günleri dışında kesilen 100 baş kurbandan daha hayırlıdır. Bu husus göz önünde bulundurularak imkanı olanlar mutlaka kurban kesmelidirler. Kurbanın çevreyi kirletmemesi ise çok önemlidir.
KURBAN KESMENİN EKONOMİK VE SOSYAL BOYUTU
Kurban kesmek manevi boyutu ile Allah’ın emri bir ibadet olmakla beraber, aynı zamanda sosyal ve ekonomik boyutu olan bir mali ibadettir. Zekat, sadaka, hediye, fitre ve Hac da mali ve bedeni ibadetlerdir.
Yani kurban kesmekle, hem maddi, hem de manevi bir ibadet yapmış oluyoruz. Hem rabbimizi hem de insanların hoşnutluğunu kazanmış oluyoruz.
Kurbanın iktisadi ve ekonomik boyutu ferdi olmaktan çok toplumsaldır. Piyasa ekonomisine, piyasanın canlanması, alışverişin artması bakımından önemlidir. Hem üretici, yetiştirici, hem de tüketicilerin ticari faaliyetlerini hızlandırır. Geçimini hayvancılıkla, tarımla, besi ve süt sığırcılığı yapan mandıra sahiplerini doğrudan ilgilendiren çok yönlü topluma yarar sağlayan bir iktisadi aynı zamanda manevi bir olaydır. İnsanlar satamazlarsa alamazlar. Kurban bayramı ve kurban olayı alım ve satım için bir fırsattır. Bir senelik besi emeğinin karşılığıdır.
(SÜRECEK)