KAZIM KARABEKİR PAŞA (1882-1945)

Abone Ol

Mehmet Emin Paşa’nın oğludur. Başarılı bir Harp okulu ve kurmay eğitimi almıştır. Mustafa Kemal Paşa ile aynı kuşaktandır.

Kazım Karabekir Paşa, herkesçe malum; kurtuluş savaşımızı başlatan Mustafa Kemal Paşa’nın baş destekçisidir. Doğuda komutası elinde olan 15. Kolordu gerek teçhizatı, gerekse o zaman için kayda değer olan silah sayısı ve terhis edilmeyen askerleriyle tam teşekküllü bir kuvvetti.

Kazım Paşa’nın sevgili kızı Timsal hanımla “Kazım Karabekir Kültür Merkezinde verdiğimiz konserlerden tanışırız. Timsal hanım çok soylu ve kültürel donanımı çok yüksek gerçek bir İstanbul hanımefendisidir.

Konser öncesi bir sohbetimizde “Tarih öğretmeni Mehmet bey, siz bir tarihçi olarak Kurtuluş savaşımızın ne zaman başladığını düşünüyorsunuz?” dedi.

Ben de Mustafa Kemal Paşa’nın, 8-9 (1919) Temmuz gecesi Harbiye Nezaretinde, memuriyetten ve askerlikten istifa etmesinden sonra, Millî Mücadele’nin çok önemli bir safhasına gelinmiştir. Bundan sonra bütün askerî görevlerinden istifa edip unvanlarından vazgeçen Mustafa Kemal Paşa, artık sivil bir vatandaş olarak mücadeleye devam edecekti.

Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten istifa etmesinden sonra Kâzım Karabekir’in Erzurum’da maiyetiyle birlikte yanına gelerek;

“Kumandamda bulunan zabitan ve efradın hürmet ve tazimlerini arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de bizim muhterem kumandanımızsınız. Kolordu kumandanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz Paşam” demesi büyük bir kadirşinaslık örneğidir. Kâzım Karabekir Paşa’nın bu söz ve davranışı, “ancak gerçek bir kahraman ve milletine kendisini feda eden büyük bir milliyetçinin davranışı idi”. İstanbul hükümetinin emirlerine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın emirlerine giren Karabekir Paşa 2. Meşrutiyet devrinde gençleştirilen ordudaki genç komutanlar içinde, bildiği lisanlar, tarih, coğrafya bilgisi ve musikideki ustalığı ile en göze çarpan aydın bir subaydır.

Ben de bu yüzden ulusal kurtuluş savaşımızın Kazım Karabekir Paşa’mızın 8-9 Temmuz’da Mustafa Kemal’i Erzurum’da 15. Kolordusuyla karşılayarak onun emrine girmesiyle başladığını düşünüyorum” dedim.

Karabekir Paşa, parlak ve çok başarılı komutanlığı yanında, Türk çocuklarına onların eğitimi için bıraktığı sayısız şarkı, okul tiyatro eserleri, şiirler, askeri edebiyatımızın en önemli eserleri arasında yer alan “İstiklal Harbimiz”, “Hayatım” siyasi tarihimizin en önemli eseri olan “İttihad Ve Terakki” ve “Birinci Cihan Harbine Nasıl Girdik?” gibi eserlerinin herkes tarafından okunması gerekir.

En önemli hizmetlerinden biri uzun süren harplerin yetim bıraktığı 6 bin çocuğu okullarda yetiştirmesi ve hatta zamanın ortalamasının üstünde nitelikli bir eğitim verdirmesi olmuştur. Komutanlığının yanında bu üstün ve soylu hizmetlerini bütün dünya takdir etmiştir.

Devrimler, devrimi bizzat gerçekleştirenlerin bir arada yürümesini her zaman güçleştirir. Terakkiperver Cumhuriyetçi Fırka deneyiminden sonra Kazım Karabekir siyasi hayatın dışına itilmiştir. Şurası bir gerçektir, eserleri üzerinde kısmen yasaklama ve sansür de uygulanmıştır. 1926 İzmir suikastı davasında bazı kimseler tarafından iftira ile sanık olarak yargılanmıştır. Burada gerek orduda kendisini takdir edenlerin ve gerekse yakın arkadaşı İsmet Paşa’nın desteği açıktır.

1939 yılında İsmet İnönü tarafından İstanbul Milletvekilliğine seçtirildi. 1946-1948 döneminde Demokrat Parti hareketine katılmadığı gibi CHP grubu tarafından TBMM

Başkanlığına aday gösterildi. 27 Ocak 1948’deki ölümüne kadar bu makamda kaldı.

Mustafa Kemal Atatürk ile Karabekir Paşa arasında siyasi görüş ayrılıkları elbette ki söz konusuydu. Ama şunu unutmayalım, idealist ve idealleri için can vermeye hazır insanların arasında fikir ayrılıkları her zaman olmuştur.

Bizlere düşen tarih çizgisinin bu büyük ve mübarek kahramanlarını her zaman sevgi, saygı, şükran ve nimetle anmaktır. 

İLBER ORTAYLI’NIN “DEFTERİMDEN PORTRELER” ADLI KİTABINDAN ALINTIDIR.

Soru işaretleri taşıyan seçimler sonrası güzel ülkemle ilgili bir kez daha hayal kırıklığı yaşadım.

Hani halden hale girer, isyan edersin,

“La havle çeker,” bu da olmaz ki dersin,

Bağrına taş basar katlanırsın bahtına,

Acıyla olgunlaşırmış insanoğlu neylersin? (Mehmet Özata)

İsmail Emre üstat yaşadığı hayal kırıklığını daha acı bir dille şöyle dile getirmiş:

Bakıp ahvali perişanıma ar eyle gönül,

Terk-i yar eyle, veya terk-i diyar eyle gönül..

Beni dinler isen durma firar eyle gönül,

Terk-i yar eyle veya terk-i diyar eyle gönül..

17 Mayıs 2023