17 Ağustos 1999’da Adapazarı, İzmit ve İstanbul’da yaşanan korkunç depremden tam 13 sene sonra İstanbul’da kentsel dönüşüm başlatıldı.
Özellikle son iki senedir İstanbul Anadolu yakası tam bir şantiye alanına dönüştü.
Sokak ve caddelerde trafiği alt üst eden koca koca hafriyat (harfiyat değil) kamyonlarını görmemek için soluğu özgürlük parkında alıyorum.
Göztepe’deki evimizi biz de 2014 yazında kentsel dönüşüme sokmuştuk.
Çok şükür 18 ayda tamamlandı, Ocak 2016 sonunda yeni dairemize taşındık.
Parktaki arkadaşlar “Hocam ne oldu ? Sesiniz, soluğunuz kesildi, şarkı türkü dinleyemez olduk.” diyorlar. Ben de Fuzuli gibi, “ Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Milletçe ‘La Havle’ çekerek yaşıyoruz diyorum.”
Daha sonra “, Solan güllerin rengini, sararan çimenlerin yeşilliğini hiçbir şey geri getiremez ama hayat yine de yaşamaya değer” diyerek, spor arkadaşım Bilsay Kadıoğlu’yla beraber Nihavent faslına başlıyoruz.
Sözleri Bekir Mutlu’ya bestesi İskilip’li hemşehrimiz Erdoğan Berker’e ait çok sevdiğim şu güzel Nihavent şarkıyla güne başlıyoruz.
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?
Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç ?
Bir his dolup içine uçuyorum sandın mı hiç ?
Geçen günlere yazık, yazık etmişsin gönül sen,
Öyleyse hiç sevmemiş, sevilmemişsin gönül sen…
Ardından beste ve güftesi Sadi Hoşses’e ait Nihavent şarkıyla efkârlanıyoruz.
Ağlamakla, inlemekle ömrüm geçip gidiyor,
Devâsı yok garip gönlüm günden güne ahhh.. eriyor,
Feryadıma, efgânıma kimse bir ses vermiyor,
Devâsı yok garip gönlüm günden güne ahhh.. eriyor..
Sözleri Cem Aşkın, bestesi Sadettin Kaynak’a ait çok sevdiğim Nihavent şarkıyla fasıl devam ediyor.
Ne dert kalır ne hüzün, bir sudur akar zaman,
Seni ilk gördüğüm gün dedim ah benim olsan,
Ay değil yıllar geçti kavuşmak şimdi bir an,
Kış geçti bahar geçti dedim ah benim olsan,
Yeter üzme çabuk gel, uzamasın bu hicran,
Bugünlerden çok evvel dedim ah benim olsan…
1996 yazında Anadolu Yakası Musıki Cemiyetinde merhum şefimiz Nuri Şenneyli nezaretinde sözleri ve bestesi merhum Şekip Ayhan Özışık’a ait şu güzel Nihavent şarkıyı geçiyoruz.
Yine hazan mevsimi geldi, yine yapraklar rüzgarların peşi sıra gidecek,
Yine deli gönlüm, yine bu mevsimde hicranını yalnız başına çekecek,
Hüsranını yalnız çekecek,
Geleceksin belki de, o zaman ne o yapraklar, ne o rüzgar,
Ve ne ben olacağım,
Yine deli gönlüm, yine bu mevsimde hicranını yalnız başına çekecek,
Hüsranını yalnız çekecek…
Şarkıya başlarken yanıma oturan ihtiyar bir delikanlı, şarkı süresince halden hâle girdi, elleri titredi ve garip haller sergiledi. Sordum, “hayırdır üstadım, ne oldu? Halden hâle girdiniz? ”
“Siz beni tanımıyorsunuz değil mi?”
“Hayır efendim” dedim.
Ben Şekip Ayhan’ın ağabeyi Edip Kayhan Özışık’ım, bu şarkıyı Şekip’le beraber bestelemiştik, nasıl heyecanlanmam.” dedi. Ben de çok duygulanmıştım, ellerini öperek kutladım. Yaklaşık 1500’ün üstünde beste yaptığını söyleyen Edip Kayhan Özışık’la konserlerde görüşür, musıki sohbetleri yaparız.
17 Şubat 2016