İNCİ ÇAYIRLI

Abone Ol

Hatice İnci Çayırlı (12 Nisan 1935- 31 Ağustos 2021, İstanbul), Türk Sanat Müziği yorumcusu ve koro şefi.

İnci Çayırlı, 12 Nisan 1935 tarihinde doğdu. Çamlıca Kız lisesini bitirdi. Bestekâr dayısı Fahri Kopuz’un teşvikiyle müziğe başladı ve 1953 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarına girdi. Konservatuvar Folklor Tatbikat Topluluğu'nda Sadi Yaver Ataman’ın asistanı oldu. 1954 yılında TRT İstanbul Radyosuna girdi. Aynı zamanda Münir Nurettin Selçuk korosunda da uzun yıllar çalıştı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği İcra Heyeti'nde şef yardımcısı olarak görev yaptı. Yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda konser verdi.

Popüler müzik plakları da yapan sanatçı bu alanda bir Altın Plak sahibidir.

1977 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında öğretim üyeliği yapmaya başladı. 1977-1985 yılları arasında İTÜ Türk Müziği Korosunu yönetti. 1988'den itibaren İTÜ Mezunları Türk Müziği Topluluğu'nun genel sanat yönetmenliğini üstlendi. 1990 yılında Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Türk Sanat Müziği korosu şefliğine getirildi, istifa ettiği 1995 yılına kadar bu görevini sürdürdü.

Murat Bardakçı’nın hazırlayıp sunduğu tarihin arka odası isimli programda sunuculuk yapmıştır.[

31 Ağustos 2021 tarihinde İstanbul’ daki evinde 86 yaşında hayatını kaybetti.

3 Eylül 2021'de Cemal Reşit Rey salonundaki anma etkinliğinin ardından Teşvikiye Camiinde cenaze töreni düzenlendi. Çayırlı'nın naaşı daha sonra Üsküdar’daki Nakkaştepe mezarlığına defnedildi.

1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanı verildi.

İnci Çayırlı hocamı çok sever ve sayardım. İstanbul Aşiyan Musiki Cemiyetinde sık sık görüşür ve sohbet ederdik. Gerçek bir İstanbul hanımefendisiydi.

Ölünceye kadar her hafta arar halini hatırını sorardım.

İnci Çayırlı hocamı sevgi, saygı ve rahmetle anarım. Ruhu şad ve mekanı cennet olsun.

*

Bir kadın öğle yemeği için bir restorana girdi… Garson tabağı önüne koyar koymaz, dışarıdaki bir baba ve kızının, camdan onun tabağına baktığını fark etti. Onlara içeri girmeleri için el salladı ve yanına oturdular.

Kadın, ne yemek istediklerini seçmelerini istedi.

Kız çocuğu, kadının tabağına utangaçça baktı. Bunun üzerine kadın, baba ve kızı için iki porsiyon sipariş etti. Onların neşeyle yemek yemesini, minnet dolu gözlerle izledi. Yemeklerini bitirip kalktıklarında, cömert kadına övgüler yağdırmadan çıkmadılar.

Kadın yemeğini bitirip hesabı ödemek için kalktığında çok şaşırdı; fatura boştu ve restoran sahibinin şöyle bir notu vardı:

“İNSANLIK değerini hesaplayacak bir hesap makinemiz yok.”

*

Şimdi çok sevdiğim birkaç rubai zamanıdır.

Ağlayarak gelmişim, gülerek gitmeliyim,

Kâinatın, dünyanın sırrına ermeliyim,

Bir ömür yetmez bana bin ömürdür dileğim,

Geldikçe gitmeliyim, gittikçe gelmeliyim…(Mehmet Özata)

Dünyayı güzellerle bezersin Tanrım,

Sonra da bakmayı men edersin Tanrım,

Yani ki dolu bir kadehi verirsin elime,

Hem yan tut, hem de dökme dersin Tanrım…(Ömer Hayyam)