GÜRÜLTÜ ARTTIKÇA SOYGUN DERİNLEŞİR

Abone Ol

Bir ülkede gürültü artıyorsa, belli ki bir şeyler gizleniyor demektir. Zira gerçekler sessizliği sever; soygunlar ise kalabalığı. Ne kadar çok bağırılır, ne kadar çok dikkat dağıtılırsa, yapılan işlerin hesabı o kadar geç sorulur. Toplumun dikkati nereye çevrildiyse, darbe tam aksi yönden geliyor demektir.

Son aylara bakıyoruz, tablo son derece net. Manşetler birbirinin kopyası hâline gelmiş. Günlerdir, hatta haftalardır aynı başlıklar servis ediliyor. Asgari ücret, emekli maaşı, kar geliyor, magazin skandalları, suç haberleri… Sanki memleketin başka hiçbir yakıcı meselesi yokmuş gibi, aynı konular döndürülüp duruluyor.

Elbette emeklinin maaşı, çalışanın ücreti önemsiz değil. Ama asıl konu tam da buradadır. Üç kuruşluk artışlar rakam oyunlarıyla büyütülürken, hayat pahalılığının insanları nasıl nefessiz bıraktığı konuşulmuyor. Tablolarla, yüzdelerle toplum oyalanırken, gerçek alım gücü bilinçli olarak perde arkasında tutuluyor.

Günlerce “kar geliyor” manşetleri atılır. O kar yağsa da yağmasa da asıl amaç başkadır: Ülkenin üzerine çöken ekonomik, siyasal ve güvenlik sorunlarının konuşulmaması. Hava durumu üzerinden ülke gündemi inşa edilirken, fırtınanın nereden koptuğu kimseye gösterilmiyor.

Önlenemeyen fuhuş, “VIP” etiketiyle magazinleştiriliyor. Utanç, süslenip paketlenerek topluma sunuluyor. Uyuşturucu konusunda baronlar görünmezken; torbacılar ve kullanıcılar teşhir ediliyor. Yasa dışı bahis düzeninin trilyonluk hacmi yok sayılıyor, birkaç futbolcu hedefe konuyor. Asıl amaç temizlik değil, vitrin düzenlemesidir.

Peki bütün bu gürültü neden?

Çünkü bazı soruların sorulması istenmemektedir.

Kullanılamayan S-400’ler için harcanan milyarlarca doların hesabı sorulmasın diye… Parası ödenip teslim alınamayan F-35’lerde batan kamu kaynakları gündeme gelmesin diye… Vatan semalarında dolaşan, kaç tane olduğu bile netleşmeyen casus İHA’lar sorgulanmasın diye… “Suriye’de söz sahibi olacağız” denilirken, ülkenin nasıl başka güçlerin oyun alanına itildiği konuşulmasın diye… PKK ile yürütülen süreçler anlatılırken, güney sınırımızda PYD/YPG eliyle fiilî bir yapılanmanın adım adım kurulduğu görülmesin diye…

Gürültü bu yüzden hiç dinmiyor. Medya, büyük ölçüde bu gürültünün taşıyıcısı hâline getirilmiş durumda. Aynı haberler, aynı sözcükler, aynı yüzler… Toplum ya öfkelendiriliyor ya da oyalanıyor. Düşünmeye bile vakit bırakmıyor. Çünkü düşünen insan sorgular; sorgulayan insan hesap sorar.

Oysa asıl mesele konuşulanlar değil, konuşturulmayanlardır.

Yarın da benzer manşetler atılacaktır. Emekli maaşı, kar ihtimali, bir magazin figürü, bir cinayet haberi… Menü bellidir. Gürültü devam eder. Ve gürültü devam ettikçe, soygun biraz daha derinleşir.

Ama hiçbir gürültü gerçeği sonsuza kadar örtemez. Cebinin boşaldığını fark eden bir toplum, eninde sonunda başını kaldırır. O gün geldiğinde sorulacak sorular ağır, ödenecek bedeller yüksek olacaktır.

Asıl konu şudur: O güne kadar daha ne kadar sessiz kalınacak?