Cumhuriyet tarihinin en kritik, en önemli seçimine gidiyoruz. Neden bu seçimler çok önemli? Bu seçimler laik ve demokratik cumhuriyete tamam veya devam demektir. Kırıntısı bile kalmamış demokrasinin, insan haklarının, kadın ve çocuk haklarının kaldırılması, orta çağın kör karanlığına dönülmesi veya tersine çağdaş değerlere yönelerek, gelişerek büyümesini oylayacağız.
Hal böyleyken seçimde ittifaklar kuruluyor, bölünmeler, birleşmeler oluyor. Vefayı, ilkelere sadakati, diğer bir yönüyle de ihaneti görüyoruz. Bir oyun bile feda edilemeyeceği bir dönem yaşıyoruz. Örneğin Mustafa Sarıgül’ün tavrını vefa ve özverisini son aşamada toplumsal kazanım için olumlu karşılarken, Muharrem İnce toplumsal kazanımlar için, demokrasi güçlerine karşı, tam anlamıyla bir ihanet içindedir. Açıktan Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi ve Erdoğan’ın kazanması yönünde çalışmaktadır. Geçmişte de CHP içinde bir Truva Atı rolü oynadığı görülüyor.
Demokrasi güçlerine diğer bir ihanet örneği ise, Demokratik Sol Parti’nin (DSP) tutumudur. DSP’nin Cumhur İttifakını destekliyor olması, rahmetli Bülent Ecevit’in kemiklerini sızlatacak düzeydedir.
Sorunu ülkenin bilinçli seçmenleri, sandıkta çözecektir. Kılıçdaroğlu her türlü ihanete rağmen, ezici bir çoğunlukla ilk turda seçilecek potansiyeldedir.
Çok partili dönemde ve her şeye rağmen seçimlerin yapılıyor olmasının dışında, demokrasinin tüm dalları kırılmıştır. AKP iktidarı yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığını zedelemiştir. Basın, yayın, medya, düşünce, ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmıştır. Laiklik sadece anayasada vardır. Mevcut iktidar pek çok konuda anayasayı hiçe saymaktadır. Adeta hukuk tanımayan ilkel bir topluma dönüştük. Ekonomi ve sosyal adalet daima egemen güçler lehine işlemektedir. Yoksul ve varsıl arasındaki açı, her geçen gün daha da büyümektedir.
Demokrasi ve cumhuriyet konusunda eğitim yerlerde sürünmektedir. Bahane ile üniversiteler kapatılmıştır. Üniversiteler özerk değildir. Özgür olmayan üniversite bilim üretemez. “Okuma oranı arttıkça AKP oyları düşüyor” felsefesi üniversitelerin kapısına kilit vurmuştur. Boşuna demiyorlar “Cahilin ferasatına güveniyoruz”
YSK’ya güvensizlik had safhadadır. Daha önce mühürsüz oyların geçerli olması, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi, aynı zarfta 4 oydan birinin geçersiz sayılması unutulmadı. Anayasaya rağmen Erdoğan’ın 3 defa aday olması. Yine çoğu belediyelere hukuksuz şekilde kayyum atamaları, seçim üzeri HDP’nin kapatılması girişimleri, iktidarın kazanmak için her yolu denediğini gösteriyor.
Her şeye rağmen, AKP dönemi bitmiştir. 21yıldır yapamadığını bundan sonra yapma olanağı yoktur. AKP çağın ve ülkenin sorunlarını çözemez. Miladını tamamlamıştır. Bağlı olduğu Siyasal İslam anlayışı tüm dünyada çökmüştür.
Görünüm budur, fakat ülkemizin demokrasi güçleri her şeyin bilincindedir. Ülkenin sağduyusu ayağa kalkmış, dev bir dip dalga değişim istiyor, taze kan istiyor. Sonuçta kitleler çalışkanlığı, dürüstlüğü ve deneyimleri ile halkın umudu haline gelen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı seçmek için gün sayıyor.