Anayasalara, kanunlara ve kitaplara bakarsanız, kişi özgürlüğü doğuştandır ve geri alınamaz. Yok, bütün bunları bir kenara koyarak kafanızı kaldırıp da ülkemizde ve diğer dünya ülkelerindeki uygulamalara bakarsanız, kişinin sahip olduğu özgürlüklerin –hem de kendi Anayasa kitaplarında var olmasına rağmen- bal gibi de geri alınabildiğini görürsünüz.
Örnek mi istersiniz; alın size Afganistan. Ta 1920’li yıllarda verilen kadın hakları, 1964 Anayasası ile seçme ve seçilme hakkının da verilmesiyle erkeklerle eşitlendi. Şimdi ise bırakın seçme ve seçilmeyi, aynı kadınların üniversiteye girmeleri bile yasak. Bugün Kabil’de dişi bir kedi, bir kadından daha fazla özgürlüğe sahip. Bir kedi evinin önünde oturup güneşi yüzünde hissedebilir, parkta bir sincabı kovalayabilir ama kadın evinden dışarı çıkamaz. Bugün Afganistan’da bir sincabın bir kız çocuğundan daha fazla hakkı var. Çünkü halka açık parklar kadınlara ve kız çocuklarına kapatıldı. Kabil’de bir kuş ötebilir ama bir kız çocuğu ya da kadın toplum içinde sesini çıkarıp konuşamaz.
Gelelim İran’a. 1925-1979 arasındaki Şah Rıza Pehlevi döneminde kadınların elde ettiği haklar, İran İslam Devrimi ve Humeyni sonrası geri alınarak yalnızca ebelik ve öğretmenlik yapmalarına izin verildi. Şu anda ise, 2017 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre, cinsiyet eşitliği sıralamasında 144 ülke arasında 140. sırada. Bu arada aynı raporun 2023 sonuçlarına göre Türkiye cinsiyet eşitliği sıralamasında 146 ülke arasında 129. sırada. (Kaynak: https://ceidizler.ceid.org.tr/WEF-Kuresel-Toplumsal-Cinsiyet-Ucurumu-Endeksi-2023-d396)
Bir örnek de Suudi Arabistan’dan. Tarihe meraklı olanlar bilir, Hz. Ali ile Mekke ordusu arasında 656 tarihinde yapılan ve 20.000 kişinin öldüğü Camel (Deve) Savaşı’nda Mekke ordusu komutanı Hz. Muhammed’in dul eşi Hz. Aişe değil miydi? Yani bir kadın ordu komutanı bile olabiliyordu. Şimdi ise aynı kadınlar tek başlarına araba kullanarak kent dışına bile çıkamayıp şoför kullanmak zorunda kalıyorlar. Kadınların statlara girip maç izleyebilmeleri için izin verileli henüz birkaç yıl oldu.
Gelelim bize. Türkiye'de insan hakları, Anayasa, yasalar ve çeşitli uluslararası hukuk anlaşmaları ile koruma altına alınmıştır. 1982 Anayasasının 90. maddesine göre uluslararası hukuk kurallarının iç hukuka karşı üstünlüğü kabul edilmiştir. Fakat yaşam hakkı, işkence, ifade özgürlüğü, dini özgürlükler, örgütlenme özgürlüğü gibi konularda sorunlar ve tartışmalar sürmektedir. Bu nedenle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yıllardır Rusya ile birlikte en çok sayıda davası görülen ülke konumundadır.
Özellikle son bir yıldaki gelişmeler, ülkeyi yönetenlerin yasalarda ne yazarsa yazsın bunları görmezden gelerek çiğneyip geçebileceğini göstermekte. Uyduruk gerekçeler, aslı astarı olmayan zorlama itirafçılar ve sonradan üretilen kanıtlarla birileri içeri tıkılmakta, adalet ilkeleri çiğnenmekte, ortada kayyumlar uçuşmakta, mahkeme kararlarına müdahale edilmekte, vb.
Kısacası Anayasa ve yasalarla verilmiş ve var olduğuna inanılan birçok hak ve özgürlük fiilen kaldırılmış durumda. Toplum tedirgin, huzursuz ve gelecekten endişeli. Üstelik de bu baskının daha da ileri boyutlara varabileceğinin işaretleri an be an karşımıza çıkmakta.
Peki, tüm bunlar olurken bizler ne yapmaktayız dersiniz..? Hiç, sadece Ahmet Kaya’nın “Yorgun Demokrat” şarkısını dinleyip duruyoruz. Üzerimize yorgunluk, yılgınlık, bezginlik ve ümitsizliğin verdiği öyle bir ağırlık çöktü ki, bir türlü silkinip kendimize gelemiyoruz.
Siz ne dersiniz bilmem ama aslında silkelenip doğrulmanın tam da zamanı. Çünkü böyle kaldığımızda birileri gelip elimizde kalanları da alıp gidecek ona göre…
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Kimse sana özgürlüğünü vermez. Kimse sana eşitliği, adaleti ve başka hiçbir şeyi vermez. Eğer gerçekten adamsan, bunları kendin alırsın! MALCOLM
· Özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir. CHEGUEVERA
· Bir insan, treni kaçırırsa, başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa; başka bir ulus gelir onu alır. ÖZDEMİR ASAF
· Bağımsızlık, onu koruyabilenin hakkıdır. ATATÜRK
· Bir ülkeye diktatörlüğü diktatörler değil, ona boyun eğenler getirir. B. ECEVİT
· Eğer siz vermediyseniz (Diktatör/Kral) sizi gözetlediği bu kadar çok gözü nereden buldu? Eğer sizden almadıysa, nasıl oluyor da sizleri dövdüğü bu kadar çok eli olabiliyor? ÉTİENNE DE LA BOÉTİE