Vergi idareleri, diğer kurum ve kuruluşlar ile işbirliğine
geçerek bir takvim yılı içinde 2 veya daha fazla konut- işyeri gibi gayrimenkul
alıp satan kişilerin bu faaliyetlerini devamlılık unsurunu göz önüne alarak
ticari faaliyet kapsamına dahil ediyor. “Ticari faaliyet” kapsamına dahil
edilmesi demek ise yapılan bu ticaretin vergilendirilmesi anlamına gelmektedir.
Yapılan bu alım satımların alış değerleri ile satış
değerleri arasındaki farkın vergisini satıcılardan isteyecektir. Özellikle son
yıllarda gayrimenkul piyasasındaki alım satımların banka kredisi ile finanse
edildiği dikkate alınırsa ortaya yüksek bir vergi yükü çıkacağı kaçınılmaz
olacaktır.
Diğer yandan, satın alınan bir gayrimenkulü 5 tam yıl
geçmeden satan kişiler için ise zaten var olan bir “değer artış kazancı”
vergisi ortaya çıkmaktadır.
Vergi idareleri şu ana kadar 500 bin kişi üzerinde 2 veya
daha fazla gayrimenkul alıp satanın
olduğunu tespit etmiş durumdadır. Şimdi bu kişiler üzerinde nasıl bir
yaptırım uygulanacaktır;
Gelir İdaresi başkanlığı bu kişilere birer mektup göndermek
suretiyle kendi beyanları ile ticari olarak vergi mükellefiyeti tesis
ettirmelerini isteyecektir. Vergi kaydı tesisinden sonra aynı döneme ilişkin
yaptıkları alım satım işlemlerinin bedelleri üzerinden beyanname vererek
vergilerini ödemeleri için bir süre verecektir. Eğer vatandaş bu idarenin bu hoşgörülü
yaklaşımına cevap vererek yasal yükümlülüklerini yerine getirmez ise, alım
satım işlemlerinin yapıldığı yıllar dikkate alınarak idare vergilendirme
işlemini “resen” kendi iradesine bağlı olarak yapacaktır. Doğal olarak bu
durumda vatandaşa verginin yanında birde vergi ziyai cezası ve gecikme zammı
maliyeti binecektir.
Vergilendirme işlemi alım satım arasındaki farkın % 15 ila %
35 arasında değişen bir oranda vergi ödeme yükümlülüğü ortaya çıkacaktır.
Bir gayrimenkul üzerinde örnek verecek olur isek, 150.000 TL
alınarak, 175.000 TL ye satılan bir gayrimenkulün 25.000 TL kazancının vergisi
yaklaşık 4.770 TL ödenmesi istenecektir.
Tabi, satışa konu gayrimenkulün ticari bir işletmeye kayıtlı
olması halinde ek olarak birde %1 ila % 18 arası değişen katma değer
yükümlülüğü ortaya çıkmaktadır.
Bu açıklamaların ışığında, gayrimenkul alıp satan kişi yada
işletmelerin gerek değer artış kazancı sınıfında, gerekse ticari kazanç
sınıfında gerekli yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini unutmamaları
yersiz vergi ve cezai işlemden kurtaracaktır.