DİLDEN GÖNÜLE -249

Abone Ol

KESENLER, İNSANLARI DİNDEN SOĞUTUYOR
Demek ki, din duygusunun, Allah fikrinin kaynağı, insanın aklı seliminin, aklının mantığının teslim olduğu, doğuştan var olan bir ulvi duygudur. Bu işin akli yönü zaten başta Kur’an olmak üzere bozulmuş olmalarına rağmen diğer Tevrat ve İncil gibi ilahi kitaplar da bunu ispatlamaktadır. İnsanlar, kendilerine bir mürşit, yol gösterici gelmediği veya geldiği halde, getirilen gerçek hükümlerin zaman içerisinde yine insanların müdahelesi ile bozulup yok olduğu zamanlarda, içindeki bu arzuyu tatmin etmek için ateş-su tabiat olayları, ay-güneş-yıldızlar vs. gibi güçlü gördükleri kendilerinden üstün saydıkları varlıklara hatta ineğe, buzağıya, insana bile tapma ihtiyacı duymuşlardır.
Bunlar bile gerçek din duygusunun varlığının ispatından başka bir şey değildir. Şu halde din insanla doğmuştur, insan var olduğu sürece de daima var olacaktır. Bu duygu öyle bir ateştir ki hiç sönmeyecek ve devamlı alevlenerek çoğalacaktır. Zamanın geçmesiyle kaynağının kuruması şöyle dursun çoğalarak gürleşerek devam edecektir.
Peki, öyle ise dine düşmanlık neden?
Dinin bu günkü görünümünü dinler arasındaki zıtlıklar, bir çeşit mezhepler, tarihin din ve mezhep çatışmaları bazılarını dinden soğutsa da din duygusunu içlerinden atmaları mümkün değildir.
Bu dini ve mezhepsel ihtilaflar da bizatihi insanların kendi hataları ve yanılgılarının sonucudur. İşte güncel konu IŞİD denen ve kendini en dindar grup olarak tanımlayan, amma dinle asla bağdaşmayan, tamamen taban tabana zıt hareketler sergileyen, Allah diyen Müslümanı Allah diyerek acımasızca öldüren caniler dinsizlik fikrinin yeşermesine katkıda bulunuyorlar. Ve insanlar ‘bu nasıl din’ diyorlar. Doğrusu bu din kılıfına bürünmüş din dışı bir iştir. Çünkü dinde haksız yere bir cana kıyan bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir canı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibidir. İlahi hüküm budur.
Demek ki dine karşı olanların tavrına çoğu zaman kendini dindar sayanların din dışı hareketleri sebep olmaktadır. Burada hata, dinde değil, kendisini dindar sayan, inandığı dine göre yaşayamayanlardadır. Bütün bunlara rağmen binlerce sene var olan din ve Allah fikri hiçbir zaman ben inkarcıyım diyenlerin bile ruhunda var olan ve daima var olacak olan din duygusunu yok edemez. Herkes er geç gerçeği görecek ve hakikati kabul edecektir.
“Söğütlerin varlığı ilerideki değirmenin varlığına işarettir. Sıra sıra söğütler alt tarafı değirmen” sözü bir gerçeği ifade eder. Ölüm var, hesap var, sorgu var, hesap var. Hiç kimse bundan kaçamaz.
DİN BEŞERİYET İÇİN BİR İHTİYAÇTIR
İnsanların mutluluğunu temineen uygun olan din,fıtratan, yaratılıştan Müslümanlıktır.
Din en mukaddes değerdir. Dini hafife almak onun kutsal kurallarını, süfli insani menfaatlere alet etmek, istismar etmek, kötüye kullanmak, çıkan sonucu da işte İslam’ın emri budur demek dini tahkir –küçük düşürme- en azından ahlaksızlık ve alçaklıktır.
Yazan: 1949’ların Başbakanı, yüksek alim, profesör Şemsettin Günaltay. Sebilürreşat Mecmuası Cilt 2, Sayı Ocak 1949 tarihli mecmuasının 37. ch.den alınmıştır.
Üstadın yazısını günümüz Türkçesi ve yorumu ile sizlere aktarmadan önce şurasının çok iyi bilinmesi gerekir ki, o da sayın merhum Şemsettin Günaltay’ın yüksek bir alim ve o devrin başbakanı olduğunu bilerek bu yazıyı okumalıyız.
SÜRECEK