DİLDEN GÖNÜLE -201

Abone Ol

VE KÖTÜLÜĞÜN SEBEBİ İSE İNSANIN KENDİSİDİR
Genel anlamı ile iyilik insanları memnun eden, onların hoşuna giden, nefislerini okşayan bütün güzelliklerin adıdır. Kötülük ise; insanların hoşuna gitmeyen, onları üzen, ızdırap veren, rahatsız eden, hiç kimsenin hoşlanmadığı işlere de kötülük denir. Genel hatları ile böyledir.
Burada iki unsur hatıra gelmektedir. Birincisi, iyiliğin ve kötülüğün takdiri, tesbiti, kaderi Allah’a cc. Hazretlerine aittir. Herşeyin yaratıcısı olarak iyilik ve kötülüğün yaratıcısı Hz. Allah’tır.
İyilik veya kötülüğün sebebi ne, veya kim? Şimdi Nisa Suresi 78. ve 79. ayetlere baktığımızda birinci unsura cevap bulunuyor. Yaratmada ikisini de Hz. Allah yaratır. Eğer sadece iyiliği yaratıp kötülüğü yaratmasaydı, o zaman Tanrı’nın taahhüdü (birden fazla) olması gerekirdi ki, bu ulu Allah için asla caiz değildir.
Yüce Allah’ın birinci sıfatı TEK olmasıdır. Ateşe tapanlar da ateşperestler de öyledir. Çünkü onlarda iki Tanrı vardır. Birisi İyilik Tanrısı, Yezda Hürnüs, ikincisi Enriman, Kötülük Tanrısıdır. İslam dini böyle saçmalığı asla kabul etmez. Allah cc. Kudretini ilahisini kimse ile paylaşamaz. O zaman haşa Allah iki olur ki, bu batıldır.
Bu izahtan sonra ayetlere bakalım.
“Ölüm kesinleşmiş bir Allah hükmüdür. Nerede olursanız olunuz, ölüm sizi mutlaka bulacaktır. Sağlam ve sarp kayalıklarda olsanız bile. Kendilerine bir iyilik dokunursa bu Allah’tandır derler. Başlarına bir kötülük gelince de bu senden derler. Hepsi Allah’tandır. Bunlara ne oluyor ki laf anlamazlıktan geliyorlar.” Nisa Ayet 78. Burada ikisini de (iyiliği ve kötülüğü) yaratan Allah’tır.
“Sana gelen iyilikler Allah’tandır. Başınıza gelen kötülükler ise kendi nefsinizdendir.” Nisa, 79.
Genel olarak bakıp düşündüğümüzde, bu ayetlerin hayır ve şerre kaza ve kadere ışık tuttuğunu görürüz. Çünkü insanlar elde ettikleri başarıları iyi neticeleri kendilerine malederler. Kendilerine gelen kötülükleri de başkalarından, hatta Allah’tan bilirler. Yani başarı insanın kendinden, başarısızlık başkasının suçudur. Böyle algılarlar. Halbuki, her şeyi yaratan, “Haliku kullişeyin” Hz. Allah’tır. Herşey onun takdir ve kudretiyle olmaktadır. Allah doğrudan doğruya hiçkimsenin felaketine razı gelmez. İnsan işlediği her suç ve kötülüğü bizzat kendi iradesi ile yapar. Sonra da bana bunu Allah yaptı veya yaptırmadı diyemez. Kul iradesini o yöne sarfettiği için ulu Allah onu ezeli iradesi ile bilir ve öylece yaratır. Otomobilinin arızasını gidermeyen, bakımını yaptırmayan veyahut kendi arzusu ile aşırı hız yaparken kaza yapan bir sürücü kendi hatasını Allah’a yükleyemez. Çünkü, önce tedbirini alacak, sonra takdire ram olacaktır. Allah Halik, yaratıcıdır. Kullara ise cüzziye vermiş sorumluluk yüklemiş ve onu yükümlü tutmuştur. Kul irade, murat etmiş, ulu Allah da neticeyi yaratmıştır. Ehli sünnet velcemeat itikadı budur.
Elbette ki bunun ötesinde, kamera arkasına, işin hakikatına insan aklının ermediği yönü de vardır.
Bazı olaylara akıl ve sır ermemekte, o zaman da buna kaderi ilahi, Allah’ın takdiri böyleymiş deriz. Bu da bir gerçektir.
İyilik ve kötülüğün bir başka yönü daha vardır. O da bu dünyanın bir sınav yeri olması, insanlar her an birtakım bela ve musibetlere maruz kalarak onların teslimiyetlerinin, sabırlarının derecelerinin ölçülmesi gerçeğidir. Musibetler karşısında kulun tavrı ne olacaktır, yönüdür.
SÜRECEK