DEVE KİMİN?

Abone Ol

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, yöneticiler seçimle iş başına getirilirler. Onları seçen toplum bireyleri ise, seçtiklerinin attığı adımları dikkatle izleyip beğendiklerini yeniden seçerek görevini sürdürmesini sağlar, beğenmediğinin yerine de başkasını seçip kendini yönetmekle görevlendirir.

Peki ama adına seçmen denilen bu kitlenin seçtiği kişilerde görmek istediği özellikler nelerdir, şimdi ona bakalım. Öncelikle aldığı kararlarda toplum yapısını korumasını, ayrıca da doğuracağı sonuçları öngörmeden uluorta karar almamasını isterler. Seçilenler de toplumun bu yapısını bilir ve attıkları adımları ölçüp biçerek atarlar.

kadar söylediklerimiz olması gerekenler ama olanlar yani yapılan uygulamalar bu sisteme uygun mu? Bu soruya evet diyebilmek isterdim ama gördüklerim yani yöneticilerin yaptıkları uygulamalar ne yazık ki hayır dememi gerektiriyor. “Ben yaptım oldu” düşüncesi yönetimin her kademesinde kendini hissettiriyor ve atılan bu yanlış adımların doğurduğu olumsuz sonuçlar, onları seçen ya da seçmeyen herkesin omuzlarına bindiriliyor.

Peki, bu herkesin gözü önünde meydana gelen yanlışlara “Halkın tepkisi ne oluyor?” diye sorarsanız, büyük çoğunluğun sessiz kaldığını ve “zorunlu kabullenme” denilen bir kavramla boğazından geçirip yutmaya çalıştığını söyleyebilirim. Diğer bölümü ise tepki gösterenlerle dalga geçmeye devam ediyor. Çünkü onlar için bu zigzag ve geri dönüşlerin ve yapılan yanlışların ülkeye yarar ya da zarar getirmesinin hiçbir önemi yok. Onlar için önemli olan tek bir şey, bu ortamdan sağlayabileceği çıkar. Gerisi umurunda bile değil ve olmamaya da devam ediyor.

İsterseniz sözü yukarıdaki başlığı atmama neden olan kıssadan hisseyle bağlayayım gitsin. Ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.

İki Müslüman. Hem de ikisi de Hz. Peygamberin sahabesi…

Birisi Hz. Peygamberin amcaoğlu ve sevgili kızı Hz. Fatma’nın eşi yani damadı, Hz. Hüseyin ve Hz. Hasan’ın babaları. Aşere-i mübeşşereden, İslam’ın 4. Halifesi Hz. Ali… Diğeri ise Hz. Peygamber’in vahiy kâtibi Muaviye…

Hz. Ali Kûfe’de halifeliğini ilan edince, o sırada Şam valisi olan Muaviye, Hz. Ali’ye biat etmeyip o da Şam taraflarında halifeliğini ilan etmiş ve İslam dünyasında taht kavgasının başlamasına sebep olmuş. İşte anlatacağım olay da o yıllarda yaşanmış.

Bir gün adamın biri Hz. Ali’nin bulunduğu Kûfe'den devesiyle Şam'a gelmiş.

Şam'da dolaşırken, onun Kûfeli olduğunu öğrenen bir Şamlı deveye zorla el koyarak ‘bu dişi deve benimdir!’ demez mi!.. Kûfeli, ‘Hayır bu deve benimdir, üstelik de dişi değil erkektir’ dese de devesini bir türlü alamayınca Muaviye'ye giderek davacı olmuş.

Muaviye, bütün Şamlıların meydanda toplanmasını istedikten sonra, toplanan kalabalığın huzurunda her iki tarafı da dinleyip kararını açıklamış: ‘Bu dişi deve Şamlınındır!’

Sonra da halka dönerek sormuş:

“-Ey cemaat, bu deve dişidir değil mi?”

Hep birlikte bağırmışlar:

“-Evet, dişidir?”

Muaviye, gene sormuş:

“-Ey cemaat, bu dişi deve Şamlınındır değil mi?”

Hep birlikte bağırmışlar:

-“Evet, Şamlınındır!”

Muaviye, bundan sonra Küfeliye dönerek:

-“Haydi, şimdi bir an önce Şam’ı terk et de, canını kurtar!’ demiş.

Küfeli, çaresiz şekilde Şam’ı terk etmeye hazırlanırken, ardından adam göndererek sarayına çağırmış ve ona demiş ki:

-“Kûfeli, bana bak ve iyi dinle! Biliyorum, bu deve senindir ve üstelik de dişi değil erkektir. Benim niyetim başka. Şimdi sen Küfe’ye git ve Ali'ye de ki: ‘Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayıramayan ve o ne derse ‘evet’ diyen 10 bin adamı var! Ona göre ayağını denk alsın!..”

Anlayan anladı, başka söze gerek var mı?

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Sadece akıllılar fikir sahibi olurlar; insanların geri kalanı fikirlerinin esiridir. COLERİGE

•Akıl, kendine boyun eğer; cehalet ise kendine dayatılan her şeye. Thomas PAİNE

•Aklını kullanmayan milletin üstüne pislik yağdırırım. YUNUS SURESİ 100. AYET

•Görmek için uzun süre yalnızca gözlerimi kullandım, ama artık aklımla görmek istiyorum. TAGORE

•Doğru işlemeyen akıl, keskinmiş neye yarar; saatin iyiliği koşmasında değil, doğru gitmesindedir. VAUVENARGUES

•Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür. F. S. MEHMET