Bu yıl, 102.yılını yaşadığımız, Cumhuriyete giden yol; uzun, zor ve çetindi...
* * *
Dünya’da 19.Yüzyılın başlarında, kuzeyimizde başlayan, 'ulus devlet' anlayışı, ile imparatorluklar yıkılıp, yerine yeni sistemler kurulmaya başlanmıştı.
* * *
Bu değişimi tetikleyen en önemli faktör, İngiltere'de başlayıp, sonra Almanya, Avrupa ve Amerika'ya yayılan, çağın gereği makinalaşmaya bağlı, "Sanayi Devrimi" olmuştu.
Dünya bu değişim ve yeniliklerden geçerken, Osman İmparatorluğu, başarısız olduğu, 1.Meşrutiyet sonrası 2. Meşrutiyet ilanıyla aslında bir tür Meclisi-Mebusan’la idare edilirken bu mecliste, İttihat-Terakki yanlılarının ve Jöntürklerin izleri vardı...
* * *
Osmanlı İmparatorluğu için, dünyanın hızlı değişim- gelişimi, matbaanın ülkemize geç gelmesi, "Sanayi Devrimi”nin ıskalanması sonun başlangıcı olan, “çöküş dönemi”ni getirmişti!
* * *
Sanayi Devrimi'ni gerçekleştiren ülkeler, hak, hukuk, özgürlük, kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçmesi için mücadele içindeyken, Dünya, birinci paylaşım savaşına girmişti!
Balkan savaşlarında ve sonrasında, Osmanlı İmparatorluğu birçok yerde toprak kaybına uğramıştı.
Emperyalistler, gözlerini elde kalan son toprak olan, Anadolu'ya dikmiş, saldırı ve işgale girişmişti...
'Mondros Mütarekesi' de bu teslimin belgesiydi!
* * *
İşte Anadolu bu koşullardayken, Çanakkale Zaferi'nde yıldızı parlayan, Selanikli bir Osmanlı Subayı İstanbul'a gelir...
Hayallerini süsleyen güzel İstanbul'da gördüğü, kıyıda İngiliz savaş gemilerinin toplarının yönünün Yıldız Sarayı’na çevrili olduğuydu!
Halk umutsuz, kent fiili işgal altında, sokaklarda yabancı ülke ajanları cirit atmaktaydı!
Gördüğü bu manzara karşısında, derin üzüntü ve büyük bir kararlılık içinde; "Geldikleri gibi giderler!" der. Bu sözler, O'nun kararlılığı, iradesi ve bundan sonra yapacaklarının imzasıdır, artık!
* * *
M. Kemal Paşa’nın Anadolu'ya geçmeden İstanbul Şişli'de kaldığı ev, bir karargah gibi plan, proje çalışmaları yürüttüğü mekanı oldu.
Altı ay kaldığı İstanbul'da kurmay aklı ve üstün askeri zekâsıyla, adım adım strateji yaptı...
Bu altı ayda izlenen yolu, yazar Alev Coşkun Hoca, tüm ayrıntılarıyla akıcı bir dille, bilinmeyen, "6 Ay" isimli kitapla anlatmış.
* * *
M. Kemal Paşa, Anadolu’ya geçerken, dirilişin, kurtuluşun ve kuruluşun taşlarını döşüyordu...
19 Mayıs 1919'da Samsun’a çıktığında, vaziyet hiç de iyi değildi. Türk askeri ve halk art arda yaşanılan savaşlardan perişan, yılgınlık ve umutsuzluk içindeydi...
* * *
M. Kemal Paşa, elde kalan, son toprak olan, Anadolu’yu yurt-yuva yapmaya, dünyada saygın, çağdaş bir ülke haline getirmeye kararlıydı.
Bunun için, önünde aşılması gereken çok büyük engeller, büyük mücadeleler vardı...
O'na inanan yakın arkadaş grubunun ve ekibinin ötesinde, Anadolu’ya kendini anlatması, halkın gücünü arkasına alması şarttı.
Yenilgi, teslim ve işgali zafere dönüştürme, zor, hatta imkânsızdı!
19 Mayıs 1919'da Samsun’a çıktığında vaziyet hiç iyi değildi...
Sonrasında Anadolu kentlerinde, halkla birlikte alınan kararlar, mitingler ülkeye dalga dalga yayılırken, halk diriliyor, ayaklanıyor, vatanını savunma kararlılığı yükseliyordu.
Bunu gören, İstanbul Hükumeti, Kemal Paşa için ‘idam fermanı' çıkardı!
Halkın büyük desteğini alan, M. Kemal Paşa daha savaş sürerken, 23 Nisan 1920'de halkın temsil edildiği ‘ilk meclis’i oluşturdu.
Bu meclisin yaptığı en önemli iş, toplum sözleşmesi sayılabilecek,
1921'de ilk Anayasa’yı yapmış olmasıydı.
* * *
Tüm bunları Turgut Özakman, Cumhuriyet serisinde, Dirilişten, Kurtuluşa ve Kuruluşa giden yolun öyküsünü verdiği üçlemesi ile 'Şu Çılgın Türkler'de anlatmıştı.
'Şu Çılgın Türkler' ironisi, dünyada siyaset bilimcileri tarafından, dünyanın en güçlü askeri donanıma sahip, emperyalist ülkelerine karşı, okur-yazar oranının çok az olduğu, toprağa bağlı, nüfusunun büyük bölümü köylerde yaşayan, Anadolu Halkının vatan savunması ve sonrasında, Laik Cumhuriyetin ilanı 'mucize' olarak yorumlanır.
* * *
M. Kemal Paşa, yakın arkadaşları ve halkın büyük fedakârlık ve mücadele ile kazanılan büyük zaferden sonra çok merak edilen yeni yönetim biçimini ilana hazırlanıyordu.
İlk gençlik yıllarından beri hayalini kurup plan yaptığı “Cumhuriyet Sistemi”ni ilân etmeye çok yakındı artık.
* * *
Cumhuriyet, halkın özgür iradesi ile seçtiği vekiller aracılığı ile yönetilmesi sistemiydi!
Atatürk, bir gece önce arkadaşlarına toplantı masasında; "EFENDİLER, YARIN CUMHURİYET'İ İLAN EDECEĞİZ" diyerek, yine şaşırtıcı bir olağanüstü adım atmıştı!
29 Ekim 1923’de mecliste, "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" iradesinin temeli olan Cumhuriyetin ilanını, Meclis İkinci Başkanvekili olarak, kürsüden Çorum Milletvekili M. İsmet Eker okumuştur.