BİR YAŞ DAHA ALIRKEN

Abone Ol

Yeni bir yaşa daha yürürken, insan dönüp ardına bakıyor…
Ne kalmış, ne hâlâ içini ısıtıyor yıllardan, geçmiş yıllardan?

En çok da çocukluk…
Sorumluluktan uzak, yüreği geniş yıllar.
Dağlar senin, tepeler senin, sokaklar senin…
Bir ekin tarlasına uzanırdık ya, her bir başaktan başka bir hikâye çıkarırdık.
“Bu bulutlar nereye gidiyor?” diye sormanın bile bir neşesi vardı.
Rüzgâra yüzümüzü döner, sonsuz bir güvenle bayır aşağı koşardık.
Her papatya taç olurdu başımıza, her gelincik bir düşe dönüşürdü.

Su bedavaydı; musluklara ağzımızı dayardık. Okul bedavaydı…
Servis yoktu, eğlenerek gider gelirdik okula. Üşümezdik,
karlara batar çıkar, çatlardı ellerimiz soğuktan.
Güvenliydi sokaklar; annemiz evde yoksa komşu teyzeler vardı, evleri çörek kokulu.
Hayat öğrenmekti, mahallenin ortasında bir tiyatro kurardık.
Sandalye bulamazsak minderi çeker getirirdik evden.
Biz sahnedeydik, oyun bizdik. Seyircimiz başka mahallenin çocuklarıydı.
Alışveriş değil, paylaşım vardı.
Kazancın adı bilgi, dostluk, oyun, emekti.

Sonra gençlik geldi usulca.
Küçük bir şehirde büyümenin verdiği dinginlikle,
büyük şehre giden otobüslerde kendimizi biraz eksik,
ama çokça gururlu hissederdik.
Ezilmeden, eğilmeden öğrenirdik mücadeleyi.
Onurlu bir gençlik yaşadık.
İnandığımız ne varsa onunla yan yana yürüdük.

Derken yirmi üç yaşında hem öğretmenlik, hem annelik…
Hayatın içine adım değil, koca bir adanmışlıkla girdik.
Olgunluk dedikleri, yürekle sırtlanılan ilk yüklerde kendini gösterdi.

Ve şimdi…
Bir anneannenin kalbinde yeniden filizlenen çocuk gülüşleriyle,
hayat sana ikinci bir bahar veriyor.
Ellili yaşlar tazelenmenin, altmışlı yaşlar ise
kendinle en barışık, en telaşsız yıllar oluyor.
Yoluna devam ederken, artık neyi istemediğini çok iyi biliyorsun.
Negatif insanlara vedan daha çabuk,
olumsuz olaylara sınırın daha net.

El âlem ne der diye bir zamanlar kısıtlandığın her alanı,
şimdi özgürce aşmanın tam vakti.
Gerçek zenginliğin; aşkı hâlâ hissedebilmekte,
dostlarının varlığına şükredebilmekte.
İyilik için açık bir kapı bırakmakta kalbinde,
bedenin kadar ruhunu da diri tutmakta…

Dans etmek, spor yapmak, doğru beslenmek…
Ruhu beslemek, gezmek, öğrenmek, öğretmek…
Bir çiçeğin açışına, güneşin soğuşuna, bir çocuğun gülüşüne
hâlâ kalbin titriyorsa, işte o zaman yaş almak
bir eksilme değil,
daha da çoğalmak oluyor galiba…

Sağlık ile, aşk ile, sevdiklerimle yeni yaşıma merhaba.