(MUHAMMET İKBAL)
Pakistan’lı filozof Muhammet İkbal’den önce 13. Yüzyılda yaşayan Ömer Hayyam, Dünyayı unutan doğuyu ve islam âlemini şöyle eleştirmiş.
Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında,
Küfretmesin bana da, benim zamanıma da
Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:
Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında.
Ziya Paşa da şu beytiyle şarkın aczini dile getirmiş:
Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm,
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm…
Ben de bundan 7-8 sene önce yaptığım, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Avusturya ve İtalya seyahatlerim sonrasında bu farkı görmüş, çok üzülmüştüm.
Batı ve batılılar bizlere göre bir başka âlemde, bir başka boyutta yaşıyorlar sanki.
Dün bütün Türkiye karardı. Akla hayale gelmeyen bu elektrik terörünün sebebi hâlâ anlaşılamadı. Olası âleme fazla daldık, biraz da gerçek âleme baksak iyi olacak.
Özetle, doğu (şark) olarak dünya meselelerine cehaletimiz bu yüzdendir.
*
Bu sabah parkta kargalar kıyameti kopararak üzerimizde dönmeye başlayınca, park görevlisi bir arkadaşa, “hayırdır, bunların derdi ne?” diye sordum. “Hocam bir kedi aşağı düşen karga yavrusunu yemeye başladı, ona kızdılar” dedi.
Kuş dili bilmediğim için Vahdetnâme yazarı Harâbi aklıma geldi.
Daha Allah ile cihan yok iken, / Biz anı var edip ilan eyledik,
Hakk’a lâyık hiç bir mekân yok iken, / Hanemize aldık mihman eyledik,
Dörtlüğüyle Vahdetnâme’ye başlayan Harâbi, 24. kıtada;
Sanmayın bu sözleri her insan anlar, / Kuş dilidir bunu Süleyman anlar,
Bu sırr-ı müphemi ârifan anlar / Çünkü cahillerden pinhan eyledik…
diyerek, âlemin muammasına ve gizemine gönderme yapıyor.
*
Pazar gecesi eski çalıştığım Aşiyan korosunun Yeditepe Üniversitesi’nde yapılan Avni Anıl konserine gittim. Aşiyan korosu çok takdir ettiğim ve sevdiğim bir korodur.
Aşiyan’ın solistlerinin seslerine, zarafetlerine ve şarkı yorumlarına bayılırım.
Saim Şenocak, Gürcan Özdemir, Nilgün Bayram, Hızır Okutucu, Pervin Doğan, Pınar Dürmüş, Salih Öztunaoğlu, Neslihan Küçüktürk, Zeynep Özmen, Fatmagül Varol, Beyza Çebi, Derya Sirkecioğlu, Beste Güneş, Handan Kavas okudukları Avni Anıl şarkılarıyla dinleyicilere muhteşem bir müzik ziyafeti sundular.
Bir ara sahneye alınan Avni Anıl’ın kardeşi Berhayat Anıl abisiyle yaşadığı güzel günleri gözyaşları içinde anlatarak bizleri çok duygulandırdı.
Daha sonra sahne alan İnci Çayırlı hocamız Avni beyin güzel bir şarkısını okuyarak, sahneyi konuk sanatçılar Canan Geylan ve Yahya Geylan’a bıraktı.
Canan Geylan ve Yahya Geylan okudukları Avni Anıl şarkılarıyla müzikseverleri coşturdular. Yaklaşık dört buçuk saat süren konsere bazı müzikseverler tepki koyarak salonu terk ettiler.
Mevlana’nın çağdaşı Yunus Emre’ye, “Üstadım, Mevlana’nın 25,196 beyitlik Mesnevisi’ni okudunuz mu, beğendiniz mi?” diye sormuşlar.
“ Yunus Emre,” Okudum, ama çok uzun, çok uzundu” demiş.
“Siz olsanız ne yazardınız? “demişler. Yunus Emre, “ben olsaydım;
“ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜM, YUNUS DİYE GÖRÜNDÜM” derdim.. demiş.
Klasik Türk müziğini seven insanlar çok az kaldı. Hepsi de ileri yaşta insanlar.
Çoğunun yaşlılık ve hastalık sorunları var, bir takım ihtiyaçları var.
Bu yüzden konser bitmeden salonu terk etmek zorunda kalıyorlar.
Konserlerde 20-22 şarkıdan fazlası insanların tepkisine neden oluyor.