1960'lı yıllarda Çorum İlköğretmen Okulunda öğretmenlik yapan Rasim Bakırcıoğlu'nun makalesinden bir bölümünü kendi izinleri ile aşağıda yayınlayacağım. Tüm anne ve babaların okumasını diliyorum.
YETER Kİ SÖZ VERİN KENDİNİZE
Aşağıda sıralananları yaşama geçirmek için tek kuruş bile harcamanız gerekmiyor. Anne baba, öğretmen, büyükanne, büyük baba olarak, bunları inatla uyguladığınızda, başka olumsuz etkenlerin varlığına karşın ve varlığına inat, çocuklarınızla, öğrencilerinizle, torunlarınızla yaşamakta olduğunuz sorunların en az yüzde doksanının ortadan kalktığını göreceğinizi iddia ediyorum. Denemesi de ücretsizdir. Dileyen deneyebilir. Yeter ki söz verin kendinize ve deyin ki:
• Çocuğuma (öğrencime, torunuma) gereksiz ve yersiz hiçbir kural ve engel koymayacağım. Ona ilişkin bir kural ya da engel koymam gerektiğinde, o kural ya da engeli niçin koymak istediğimi; o kurala nerede, ne zaman ve nasıl uyulmasının doğru olacağını, çocuğumun (öğrencimin, torunumun) anlayacağı dille kendisine açıklayacağım. Çocuğumla (öğrencimle, torunumla) o kural ya da engelin gerekliliği konusunda görüş birliğine vardıktan sonra onu uygulamaya koyacağım. O kural ya da engele uyma, alışkanlık durumuna gelinceye dek çocuğumu (öğrencimi, torunumu) izleyeceğim.
• Çocuğuma (öğrencime, torunuma) ne baskı yapacağım ne de ilgisiz kalacağım. Ona dengeli, tutarlı ve kararlı davranmaya çaba göstereceğim. Akı ak, karayı kara; griyi de gri olarak görmeyi, duygularımı denetlemeyi önce kendim öğreneceğim. Pireyi deve yapmaktan sakınacağım. Çocuğumu anlamaya, ona anlayış göstermeye çalışacağım.
• Çocuğumun (öğrencimin, torunumun), kendine ve başkalarına zararı dokunmayan ilgi, istek ve meraklarının önünü kesmemeye dikkat edeceğim. Onu köstekleme yerine, hep destekleme yolunu seçeceğim.
• Kendi eğilimlerimi, ilgi alanlarımı çocuğuma (öğrencime, torunuma) benimsetmeye kalkmayacağım. Onları, beğenir de benimsemek isterse; duymuş, görmüş olsun, diye ona tanıtmakla yetineceğim.
• Çocuğumu (öğrencimi, torunumu), kendisini sevdiğime, “kendisine değer verdiğime" inandıracağım. Çocuğumun (öğrencimin, torunumun) üzüntü, sevinç ve mutluluklarını paylaşmaya özen göstereceğim. Onu sevindiren ya da üzen, kaygılandıran, öfkelendiren durumlar karşısında asla deve kuşu gibi davranmayacağım. Çocuğumun (öğrencimin, torunumun) olumlu-olumsuz her durumuyla doğal düzeyde ve serinkanlılıkla ilgileneceğim. Onu ne aşırı ilgimle boğmaya kalkışacağım ne de ilgisizliğimle, edinmesi gereken bilgi, beceri ve değerlere karşı onda kanıksama yaratacağım. Çocuğumun (öğrencimin, torunumun) olumlu davranışları karşısında sevincimi gösterme hakkımı cömertçe; olumsuz davranışları karşısında korkuya kapılma, kaygılanma, öfkelenme hakkımı ise cimrice kullanacağım. Gücümü, olumsuzlukları yaratan nedenleri bulup ortadan kaldırma yolunda harcayacağım.
• Kendi işine kendisi karar verip, tuttuğu her işi kendi istenç ve çabasıyla başarması, sorumluluklarını üstlenmesi için çocuğuma (öğrencime, torunuma) tanıdığım bağımsız davranma hakkını giderek artıracağım. 18-20’sine gelince de kendisine tam olarak bağımsız davranma hakkını tanıyacağım. Bütün bunları yaparken, onu tedirgin etmemek koşuluyla gözüm, hep onun üzerinde olacak.