AÇIK VE KAPALI FATURADA YENİ BOYUT

Abone Ol

Bu konu daha önce de tarafımdan yazılmıştı, basit gibi görünen bu kavram yargıyı da meşgul etmiştir. Yeni Ticaret Kanunumuzda fatura konusu yeni bir boyut kazandı. Bu boyuttan başlayarak konuyu bir kez daha ele almak istedim.

Ticaretle ilgisi olan herkes “açık ve kapalı fatura” kavramlarını bilirler. Ama bu kavramların vergisel ve hukuksal boyutları hakkında acaba nasıl bir bilgiye sahiptirler.!.

Faturanın üzerine imza ve kaşe atılır ise “açık”, faturanın altına imza ve kaşe atılır ise “kapalı” fatura anlamını taşır mı ? Bu İşlemin kanuni bir dayanağı var mıdır?

Bakalım asıl gerçekler neler imiş;

a)-Vergi yasaları bakımından durumun incelenmesi:Vergi Usul Kanunu (V.U.K.) faturayı 229-232 nci maddelerinde açıklamıştır. Bu açıklamalarda “açık” ya da “kapalı” fatura hükümlerine yer verilmediği gibi,”İmza ve kaşenin faturanın baş tarafına atılmasını  231’nci maddesi ile zorunlu hale getirmiştir.Yani satış ister peşin ister veresiye olsun imza ve kaşe vergi kanunları uyarınca faturanın ÜST tarafına atılacaktır.

b)-Türk Ticaret Kanunu’nun (T.T.K.) Eski Ticaret Kanunumuzun hiçbir madde ve yönetmeliğinde açık ya da kapalı fatura ile ilgili açıklamaya rastlanmamıştır. Ancak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Ticaret Kanunumuzun 21. maddesi yeni bir boyut getirmiştir. Madde metni, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” şeklindedir.

Bu açıklama ile alıcı tarafın borçlandığı tutarı gösteren fatura üzerine, eğer nakit, çek, senet gibi bir ödeme aracı ile satın almış olduğu mal ya da hizmetin bedelini ödediğini göstermesini isteyebilir, satıcının da bu isteğe uyma zorunluluğu söz konusudur.

c)-5590 Sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları Kanununun 5’nci madde hükmü ile illerdeki odalara “Bölgeler içerisindeki ticari teammülleri tesbit edip, örf ve adet haline getirmek” yetkisi verilmiş. Ankara Ticaret Odası da bu yetkiye dayanarak; 1968 yılında almış olduğu oda kararında; “faturanın üstüne imza atılması halinde bedelinin tahsil edilmediğini, altına imza atılması halinde ise bedelinin ödendiğini göstermektedir” demiştir.

Yargıtay da Ticaret Odasının bu kararını esas alarak açık ve kapalı fatura kavramlarını kabul etmiş olup, bu kavramları kabul ettiğine dair bir çok kararı mevcuttur. Ama Yargıtay kararlarında sadece imzanın nereye atıldığının yanı sıra başka unsurlar aramıştır. Başka bir ifade ile; yargı borç alacak ilişkilerinden doğan kararlarında imzanın faturanın üst kısmına atılmasının yanısıra,peşinat ve diğer ödemelerin yapıldığı tarihlerde banka dekontu,tahsilat makbuzu vs.. para hareketini izleyen bir belge istemiş, öte yandan bu faturanın defter kayıtlarına nasıl nakledildiğine bakmıştır.

DEMEK Kİ SADECE İMZANIN YERİ NE FATURAYI AÇIK-KAPALI KONUMA SOKUYOR, NE DE YALNIZ BAŞINA BORÇ ALACAK İLİŞKİSİNDE ORTAYA ÇIKAN UYUŞMAZLIKLARDA DELİL SAYILIYOR...

 Peki dikkat edilmesi gereken önemli  hususlar neler;

Aldığımız peşinatlar için muhakkak suretle bankadan transferini sağlamak veya kambiyo belgesi (çek, senet) almak,

Yaptığımız bu satışı resmi defter kayıtlarına bedelin tahsil şekline göre işlemek,

İleride yapılacak ödemelerde bankayı kullanmak,

Yeni Ticaret kanunumuz gereği, fatura bedeli nakit ya da çek, senet gibi bir ödeme aracı ile alınmış ise fatura üzerinde bunu göstermek (yazmak),

 

Bu hususlara dikkat edersek, ticari hayatımızda yasal uyuşmazlıklara düşmeyiz.