Aşağıdaki muhtırayı(!), sevgili dost, güzel insan Karamanlı Halk Ozanı Nevzat Dağlı kardeşim göndermiş.“Yörükler de açılım istiyor, haberin var mı?..” diye de not düşmüş, muhtıranın başına…

Aslında ben, böyle bir muhtırayı, bizim Amat Bilir’den(*) bekliyordum. Ama sağ olsun, iyice yaşlandı bizim Amat. Yaşlandıkça da gevşedi; gevşedikçe de çok daha başka işlerle meşgul olmaya başladı.

Oysa bizim Amat da çıkıp, demeliydi ki; “…Anadilse anadil, sözlükse sözlük, özgün kültürse özgün kültür, tarihsel birliktelikse tarihsel birliktelik… Biz Alanyalıyız, biz de ‘Alanya açılımı’ isteyeyoruz…”

Oysa Yörük’lerin Amat, ‘açılım’ istiyor, bizim Amat susuyor …

Neyse… Siz önce, Yörüklerin bu muhtırasını (!) bir okuyun hele. (Amat sen de oku.)

* * *

Yörük Kardeşlerimiz şöyle demişler muhtıralarında…

“…Bizi bakın biyo!

Biz de açılım isteyyoz; Yörük açılımı…

Önkü önküle olmaz gari, bizi de kokletceniz bu açılım denen şeyi…!

Ni' len bu? Köpeksiz köv bulmuşla da değneksiz geziyo boyu devrilesiceler!...

Aman ne güzel olupbatırı herşelee… Hemi de tastamam adamların istedikleri gibi hebişey...

Öğlüü yağma yok!

Yörüğüz deyi, Egeliyiz, Akdenizliyiz deyi hepiden sessiz mi galcez sandıdınız len siz bizi?

Gari biz de isteyyoz önkü açılım maçılımdan!

İllere ne vediyseniz , bizi de verin de bi görülim bakam; ne oli, ne bitiği…

Siz unuttunuz galım; bu dağlara çıkmayı, biz onlardan ve de hepicinizden evvel biliriz...

Gocu Osmanlı dile gelse de bi sülüyüverse, o herkescikten eyi tanır bizi...

Efeler, Zeybekler hele bi gızmaya görsün, kızanlarını alıp şu dağlara bi çıkmaya görsün, bakın biyo neler olup batırı memlikette!...

Gahpe Yonan cavırını na'hal ettiğimizi cümle alem bilipduruu!

Hölü bi düşünün, bi hatırlaverin bakaen geçmişiii!

……

Şinci purdan seleneyoz; ferin bizim hakkımızı, yoğsam bek bi kötü olcek ahirinîz!

Sonudan, ‘dimediniz, uyarımadınız…’ demen hiiç.

Valla alın gabağınıza yapıştırız önkü yazıyı...

Gerisini siz bilisiniz gari, bizden sülümesi...

Biz istekleemizi deyi veren de siz azırlıklarınızı hindiden ona göre yapagoyarsınız gari.

Önce, hu ‘köv adları meslesini’ bi gonuşalım…

Biz, hölü böyük tabalâlar isteyyoz… Yol kenarlaanda, köv adları, aynen bizim şiveynen yazılcek bak onu göre!

Hökümat işleende, iresmi gayıtlaada, kaatlar da bizim anlecemiz dille yazılcek, unutmeyin, sonu da ‘unudduk’ deyip, çalkalavemeyin!

Afyonlu, Değizlili, Aydınlı ve Kötahyalı hemşehrilerimize; ‘a.... goyma’ ve ‘a... çakma’ hakkı aceleynen verilsiiin! Adamlaa yüzlece yıldır mahrum galdı bu haktaaan !

Temel haklarımızı da isteyoz bir bir …

Bu arda ‘eğetim akkımızı’ da unuttuk sanmeyin... İlk mektepten başleyerek, liyse sonu gader ‘ege şivesi’ örgetilcek çocuklamıza, onu göre... Dilse dil…Anadilse işta anadil… Bizim anadilimiz de böyle, napıverelim gari…

O nedenle, önüvestelede ‘Yörük Fakiltesi’ ihmal mihmal olmesin, hemencik gurulsuun!

Telezonlada ganalımız, her partüde adamımız, imeclisde de bakanımız olmalı, onu göre…

Sonacıma bundan kelli, Ramazan'a, Irmızan; Raziye'ye, Iraz; Ahmet'e, Amat; Yaşar'a, Iğyağşar; Hüseyin'e, Üsen; Murat'a, Mırat; Şevki’ye, Şavkı; Osman’a, Umsan; İbrahim’e, Irbam; Hatice'ye, Hatçe; Ayşe’ye; Aşa; patlıcan'a badılcan, ısırgana dalgan, domatese tomati… denilcek… Bunlaa da unudulmasın!

Ayrıcanam, ‘Gaagı vaa gaagıcık vaa, gaagıdan gaagıyı faak vaa…’; ‘Atçı gagısı dıınak gibi, İsbeyli gaagısı baamak gibi’ veya ‘Köpek nenicek takkeyi, tingilderken düşürüü’ … gibi pek çok ata sözümüz vaa… Bu sözlemizi anliyebilmek için de sözlükle bastrılıp halgımıza dağdılıvesin, buna da boş geçmen!

Hunu bakın şincik; ayrıcanam, pütün Ege vilayetlerinin, “galgınmakta öncelikli iller olmesi” için ganunlaa çıkarısııın; doğu ivilayetleri gibi ivergiler ve sigortalaa düşşük olsuuun, bunlaa da bi not alıverin gari.

Haaaa.. Bi de, bundan böyle biz de Doulular gibi elaktrik puralarının üstüne yatceez, gaçak maçak elaktrik gullancez; üzerimize gelinmecek, onu göre…

Bi şey dahı… Bundan kelli biz de Doulular gibi depişip depişip, gunneceeğiz.; bi düzine cocug yapip, sokaklara salıvercez… Onu görü, cocuk paresi verceniz onu göre…

Efelemiz dağdan indiğinde; davul zurneynen garşılencek, hakimlee ve savcılaa hep barabar Yiğitlerimizin ayağına gader gedip, orda Davaz Zeybeği oynecek… Anleyyonuz değel mi bu işi de gari?... (Galdı ki bizim gızanlar, bitek cavıra sıkar gurşunu, cavıra şaplatır şamarııı, tokadııı! Önkünler gibi, hayııın, önkünler gibi bebek gatili değellerdir anasini saten!)

Sonacıma, deve güleşlemize, İreyisi Cumhur'un gatılması mecbur olcek! Harmadalı'na bizzat gelcek… Ona görü… öğlü yazın gari ganuna...

Bakkallada "yufka ekmeği" satışı başlesin gari; herkes dürüm dürüm dürünüvesin de garınlamız hölü bi doyuvesin!

Bütün lokuntularda bulguraşı, fasille, tarhana çorbası, guyu kebabıinen, Nazilli Bidesi olsuuun, yancazına da turunç gonsuun, olma mı?

Haaaa bi de ‘Türk Birliği'nin yolu da Ege’den Geçer’ densin… İlgililere böğlü bildirilsin, başkı yerlede, başkı izleede, başkı başkı yolla arenmesin!

Atamız Fatih Han'ın mirası Ayasofya'da, Girit'teki, Güney Gıbrıs'taki, Rodos'daki ve bilimum zalimin elinde galmış camileede nemaza durcez bunu da bilesiiz! Akdamar’a bezemez o yeeler emme yine de deyiverem dedim hindiden!...

Son sözümüz de hudur.

Biz hem yörürük, hemi de severük(!), bu gerçek de heç unudulmasın onu görü!...

Hindilik deeceklerimiz bu gader.

Eğer bu dediklemizi bi yapmeen var ya; tövbüleossun , biz o zuman yapçemizi biliriz size!

Galın salıcekle, hadi gülü gülü... gülü gülü…”

(*) Amat Bilir, Yeni Alanya Gazetesi’nde, Alanya lehçesiyle köşe yazıları yazan, Alanyalıların severek izledikleri sanal bir yazarın sanal adıdır.