Rasim Canbolat, Türkçe/Edebiyat öğretmeni. Üç yıl, beş yıl askerlik yapanlar gibi 1960'lı yıllarda gitti okudu, Gazi Eğitim Enstitüsü'nden diplomasını alınca da; " Tokat'a gideceksin!" dediler, gitti.

O gün bugün Tokatlıların hem öğretmenleri hem de enişteleri. Yazdığı edebi eserleri ile de hepimizin şairi, yazarı.

Facebook'ta bir paylaşımını gördüm. Kafasının tasını attırmışlar, çileden çıkarmışlar. Paylaşımını okuyunca benim de kafamın tası attı, ben de çileden çıktım, hatta saçımı başımı yoldum.

Matematik öğretmenine soruyorlar:

-Branşınız?

-Matamatik.

Aynı soruyu Coğrafya öğretmenine soruyorlar:

-Branşınız?

-Coğrafya.

-Amazon ırmağı hangi anakarada?

-Amarika anakarasında.

İşe bakar mısınız?

Matematik öğretmeni "matamatik" diyor, Coğrafya öğretmeni Amerika'ya, "Amarika" diyor.

Saçımı başımı yolduğumu gören arkadaşım:

-Dur, sana bir fıkra anlatayım, diyor.

Anlatıyor:

"Erzurumlu, Azerbaycan yakın diye (!) oradaki Hukuk Fakültesi'ni tercih etmiş, diplomayı almış gelmiş. Tutturmuş," İlle de savcı olacağım." Sınav komisyonunda yenilerin arasında eskilerden kalma bir seçici üye de var.

Soruları o sormuş.

Benim söylediğim sözcükleri yinele, demiş. O da başlamış yinelemeye.

-Toprak!

-Torpak.

-Yaprak!

-Yarpak.

Savcı olamamış. Sağda solda da dert yanıyormuş:

-Torpak dediler, torpak dedim, Yarpak dediler yarpak dedim. Bildim. Yine de kazanamadım.

Arkadaşıma diyorum ki:

-Senin bu anlattığın da fıkra mı? Ben sana çiçeği burnunda bir fıkra anlatayım.

Bir belediye başkanımız da Azerbaycan'daki aynı Hukuk Fakültesi'nden almış diplomayı. Bedelli askerlik yapar gibi, parasını yatırmış, gidip bir ay oralarda gözükmüş, diplomayı da almış gelmiş. "Avukat" unvanını da kazanmış.

YÖK, bu konuda olur verdiğine göre, bizlere bir şey söylemek düşmez. Fakültede İslam Hukuku, Roma Hukuku, Medeni Hukuk, Ceza Hukuku, Ticaret Hukuku, Kamu Hukuku gibi bir sürü baba dersler okutulur.

İnsanlık tarihi mücadeleler tarihidir. Bu mücadeleler sonrasında insanlar yeni yeni haklar kazanmışlardır. Bunlardan biri de "mülkiyet hakkı"dır.

Bu hukukçu(!) belediye başkanının tapu kayıtlarında adına yazılı beş yüz, altı yüz gayrimenkulü çıkmış. Çıkar mı çıkar. Mülkiyet hakkına da saygımız var. Ama, Başkan diyor ki:

"Mülk Allah'ın, ben emanetçiyim."

Arkadaşım fıkraya gülmüyor ama tepkisiz de kalmıyor:

-Yok, devenin başı!

Bu fıkraları dinlediğinde ya da yazımızı okuduğunda Rasim Canbolat'ın nasıl bir tepki vereceğini bilemiyorum ama bizim bir tesellimiz var yine de.

İyi ki  savcılık sınav komisyonunda eskilerden kalma bir üye varmış da o üye yüzünden Erzurumlu, savcı olamamış. İyi ki Belediye başkanını yeniden Başkan seçmeyen milyonlarca dul, yetim, emekli, yurt bulamayan üniversite öğrencisi seçmenlerimiz varmış.

Milaslıyla da konuşmuşlar bu konuları.

-Erzurumluyu savcı yapmamışlar, belediye başkanı adayını da başkan seçmemişler. Sen ne dersin bu gidişe?

Demiş ki:

-Yetti gari!

17 Nisan 2024, Didim