Tarihsel veriler, birçok toplumun, güçlü bir aile yapısına sahip olmamaları nedeniyle, tarih sahnesinden silinip, yok olduklarını göstermektedir..

Ancak bu durum, Eski ve Orta Çağ Türk geleneklerinde tam tersidir.

Atalarımız Ortaasya Türklerinin kadına verdiği önemi, Türklerden başka hiçbir topluluğun vermediğini ifade etmek, abartı olmayacaktır.

Ortaasya Türklerinde kadının adı, “ata ana” dır.

Ata analar, Türk Toplumu içinde ve devlet yönetiminde, diğer kıtalarda yaşayan hemcinslerine göre çok daha aktif konumda olmuşlardır.

Bilinen en eski Türkçe kaynak olan Orhun Abideleri’nden Kültigin Abidesi’nde, Tanrı’nın Türk Ulusu yok olmasın diye yarattığı kişiler arasında İkinci Göktürk Devleti Kağanı’nın eşi İlbilge Hatun’un adına yer verilmiştir.

Eski Türk devlet geleneğinde kadının siyasi konumunu gösteren bu durum, Türk toplumunda kadına verilen değerin bir ifadesi olarak değerlendirilir.

Bilge Kağan Kitabesi’nde yer alan: “Tanrı, Türk Ulusu yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi, Türk kültüründe, kadının siyasal ve toplumsal değerinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir.

Türk mitolojisi içerisinde, kadınların lider bir profil taşıdıkları yönünde birçok anlatı vardır.

Bunların en başında; Türklerin anaerkil bir toplumsal yapıya sahip oldukları yönünde özelliklerin yer aldığı, Umay Ana Miti ve İskitlerin kadın hükümdarı Tomris Han’ın liderlik özelliklerine ilişkin anlatılar gelir.

Nitekim M.Ö. 500-600 yılları arasında yaşadığı değerlendirilen ve birçok kaynakta ilk kadın hükümdar olarak ifade edilen Tomris Han, eşinin ölümünden sonra “Pers kralına boyun eğmeyen” cesur bir Türk kadın hükümdarı olarak değerlendirilir.

İskit Kraliçesi Tomris Han’ın Perslerle olan savaşında oğlunu kaybetmesine rağmen duygusallıktan uzak olarak uyguladığı stratejilerle iki yüz bin kişilik Pers ordusunu başarılı bir şekilde yok ettiği ifade edilir..

Tomris Han’ın bu savaşta gösterdiği cesaret, erkeklere örnek olacak bir nitelikte olarak dillendirilir.

Türkler ilk dönemlerde göçebe olarak hayatlarını sürmeleri nedeniyle diğer devletler tarafından medeniyetlerini tam olarak sağlayamamış bir topluluk olarak görülmüşlerdir.

Bu görüşe rağmen Türkler, her zaman kadına diğer topluluklardan daha çok önem ve değer vermiştir.

Türklerde çocukların cinsiyetiyle ilgili ayrım yapılmaması, kadınlara karşı olan bakış açısını açıkça belli etmiştir.

Türk devlet geleneğinde benzer şekilde aileyi babadan sonra temsil eden anne olmuştur.

Bu sebeple annenin yeri, babanın akrabalarından her zaman daha değerli olmuştur.

Bu dönemde kadının, toplum veya aile içerisindeki konumunu sarsacak davranışlardan genel olarak kaçınılmıştır.

O dönemde eşler arasında ne kadar kavga da olsa erkek kadını asla evden kovmaz ya da boşamazdı.

Erkeklerin ölmesi durumunda dul kalan kadınlar yine aynı ailede yaşamını sürdürürlerdi.

Yani baba evine dönmezlerdi.

Dul kalmış kadınlar, ailede her zaman için önem olarak ilk sırada görülmüşlerdir.

Zaten Göktürk yazıtları ve Uygur dönemine ait buluntularda “ana’”sözcüğü, her zaman “baba” sözcüğünden önce yazılmıştır.

Bir başka örnek ise Dede Korkut kitabelerinde yer alan “ana ata” sözcüğüdür.

Eski Türklerin kadına verdiği önemi anlamak için genellikle o dönemdeki hikâyeler, yazıtlar, efsaneler araştırılmış ve bu bağlamda çeşitli eserler kaynak olarak kullanılmıştır.

O dönemde kadınlara gösterilen saygı günümüzdekinden daha ileri seviyededir. Oğuz Kağan Destanı da kadına oldukça yer vermiştir. Bilge Kağan’ın anası, devletin kuruluşunda etken olan en önemli isimdir.

* * *

Günümüze gelirsek…

Günümüzde yaşanan pek çok sorunun temelinde; kadınlarımıza gereken önemin verilmemesi yatar.

Kadınlarımızın İslamiyet’le birlikte yitirdiği haklar, ne yazık ki kadınlarımızı, ikinci sınıf insanlar konumuna düşürmüştür.

Nitekim kadınlarımız, bu konumları nedeniyle horlanmakta, yine bu bakış açısının sonucunda; Türkçede yer almayan ve hoş olmayan sözcüklerle yan yana getirilmektedir.

İşte ülkemizi 20 yıldır yöneten(!) iktidarın, kadınlarımızla ilgili düşünceleri

* “Ben za­ten ka­dın er­kek eşit­li­ği­ne inan­mı­yo­rum.”
Tay­yip Er­do­ğan’ın Ka­dın der­nek­le­ri ile yap­tı­ğı top­lan­tı­daki konuşması
* “Bir ta­ne kız mı­dır, ka­dın mı­dır bi­le­mem.”
Tay­yip Er­do­ğan’ın Dil­şat Ak­taş hak­kın­daki konuşmasından bir alıntı
* “Ka­dı­na şid­det abar­tı­lı­yor.”
Tay­yip Er­do­ğan’ın Son 7 yıl­da %1400 ar­tan ka­dın ci­na­yet­le­ri hak­kın­da yaptığı konuşmadan alıntı
* “Yal­nız bı­ra­kı­lan kadın ya da­vul­cu­ya varır ya zur­na­cı­ya.”
Tay­yip Er­do­ğan’ın Mü­nev­ver Ka­ra­bu­lut ci­na­ye­ti hak­kın­daki konuşması
* “Be­nim be­de­nim, be­nim di­yen­ler fe­mi­nisttir.”
Tay­yip Er­do­ğan’ın Kür­taj tar­tış­ma­la­rı hak­kın­daki konuşması.
* “Kür­ta­jı bir ci­na­yet ola­rak gö­rü­yo­rum.”
Tay­yip Er­do­ğan’ın Kür­taj tar­tış­ma­la­rıyla ilgili konuşması

* “Bunlar çürük, bunlar sürtük…”

Tayyip Erdoğan’ın Gezi Direnişine katılanlarla ilgili konuşması

Ve İktidar Partisinin diğer mensuplarının kadınlar ve tecavüz olaylarına ilişkin görüş ve düşünceleri

* “Te­ca­vü­ze uğ­ra­yan do­ğur­sun, ge­re­kir­se dev­let ba­kar.”
Re­cep Ak­dağ’ın Kür­taj tar­tış­ma­la­rıyla ilgili konuşması.
* “Te­ca­vüz­cü, kür­taj yap­tı­ran te­ca­vüz kur­ba­nın­dan da­ha masumdur.”
AKP Milletvekili Ay­han Se­fer Üs­tün’ün konuşması
* “Ka­dın ah­lak­lı ol­sun, kür­taj yap­mak zo­run­da kal­ma­sın.”
Eski Ankara Belediye Bşk. İ.Me­lih Gök­çek’in konuşması
* “Bir defayla bir şey olmaz…”

Ensar Vakfı Tecavüzlerinden sonra AKP’ni Kadın (!) Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun savunması

* “Med­ya olay­la­rı abar­tı­yor. Ka­dı­na yö­ne­lik şid­det, al­gı­da se­çi­ci­liktir.”
AKP’nin Kadın(!) Bakanı Fat­ma Şa­hin’in muhteşem(!) tespiti
* “Ka­dın­lar iş ara­dı­ğı için iş­siz­lik yük­sek.”
AKP Milletvekili Meh­met Şim­şek Efendinin muhteşem(!) görüşü
* “Kız­lar oku­yun­ca er­kek­ler ev­le­ne­cek kız bu­la­mı­yor.”
AKP İl Ge­nel Mec­lis Üye­si Er­han Ek­mek­çi

* “Her­kes için­de kah­ka­ha atan ka­dın if­fet­li de­ğil­dir.”

Bü­lent Arınç’ın kadınlarla ilgili görüşü