18.11.2011 tarihli yazımda; 30 küsur yıldır süre gelen terörden ve acılardan söz ettim.

Altını özenle çizerek; “Bu ülke, Türk’üyle, Kürt’üyle ve diğer tüm etnik unsurlarıyla birlikte hepimizindir.” dedim.

“Her şeye karşın, inatla, böyle düşünmek, olaylara böyle yaklaşmak zorundayız. Çünkü başka yolu da, başka çözümü de yok bunun.” dedim.

“Sadece böyle düşünmek, olaylara sadece böyle yaklaşmak da yetmez; bunu doğru ve akılcı bir biçimde ve de her fırsatta çevremize de tek tek, tane tane  anlatmak zorundayız..” dedim.

Doğru ve akılcı bir biçimde anlatmak için de dünü ve bugüne bilmek zorundayız...” diye de devam ettim.

O yazıma, “doğrusöyler” rumuzuyla,  bir eleştiri geldi.

Nerelerden, nerelere geldiğimizin ya da getirildiğimizin bilinmesi açısından, bu eleştiriyi(!) sizlerle paylaşmak istiyorum.

Noktasına, virgülüne ve de yazım hatalarına dokunmadan sayfama taşıdığım o eleştiriyi, hele siz de bir okuyun, diyeceklerimi sonra diyeceğim.

*   *   *

Diyor ki, adını ve açık adresini verme yürekliliğini gösteremeyen Bay Doğrusöyler!;

“Sayın Haboğlu;

Perşembe güngü yazınızı okudum.

Sığ bir bakış açısıyla coğrafi koşullar ve taihe göre hatalı bakış açısıyla bir yazı yazmışsınız.

-Osmanlı ordusu sadece batı cephesinde ve çanakkalede savaşmadı....

-Doğu illerinde kabul etmesekte, hatırı sayılır şekilde ermeni yaşayanların varlığını hesaba katmamışsınız...

-Sadece 1927 yılı ilk nüfus sayımındaki illerin nüfuslarını incelersen bile yaklaşımınızda ki (sizin  değil referans aldığını haritaları hazırlayanlar) hataları görürsünüz.

-Ulaşabilirseniz adı geçen savaşlarda asker kaçaklarının illere göre dağılımınıda incelemenizi öneririrm..

Daha bir çok şey söyleyebilirim... ama hiçbir faydası olmayan ve yazınızında olumlu amacı olmayacağını düşünerek sadece 28 ağutos 2009 tarihli Özdemir İnce'nin yazısını gönderiyorum...

 Kusura bakmayın sizin gibi düşünenelerin soyundan sopundan şüphesi olanlar bu tarz bakış açısına sahiptirler..

İstreseniz (Lütfen bana kızmayın, sadece size ayna tutuyorum ) kafatsınızın genişliğini uzunluğuna bölüp yüzle çarpınız.

Eğer sonuç 80 üzeri çıkarsa Türklerin'de sahip olduğu brakisefal kafatasına shipsiniz demektir....  Ayrıca kafatasınızın arka tarafında kemik çıkıntısının da olması gerekiyor...

Oda olsa bile yinede kesin değil, kan grubunuzun A grubunda olması gerekiyor...  Tüm sonuçlar doğru çıksa bile moğol ırkından veya andaman, nikobar adalarından da olabilirsiniz... Gazetedeki resminize bakarak safkan Türk olmadığınızı ben bile söyleyebilirim...

Onun için ırkçı söylemler, yazılar ve bakış açılarıyla kan ve gözyaşının devam etmesine yardımcı olmayın...”

*   *   *

Yazı bu. Yazının ekinde de Özdemir İnce’nin, 28.08.2009 tarihli köşe yazısının deforme edilmiş hali var.

*   *   *

Ben sol felsefeden, sol kültürden gelen bir insanım.

Hayatımın hiçbir döneminde, bugünün aydınımsı yazarları gibi kendimi ve kalemimi satmadım. Hiç kıvırıp, çalkalamadım.

Hayatımın hiçbir döneminde  “kafatasçı” olmadım. Bu tür düşüncelere de asla ve asla itibar etmedim. Hele hele bu tür abuk sabuk kafatası ölçüleriyle, hiç ama hiç uğraşmadım.

Ailemin geniş ve doyurucu bir soyağacı var. 10 kuşak öncesine kadar, atalarımın kim ya da kimler olduklarını tek tek biliyorum.

Kaldı ki, olabilir; ben,  Bay Doğrusöyler(!) Beyefendinin dediği gibi Moğol Irkından da olabilirim. Orası her neresiyse, Andaman ya da Nikobar Adaları’ndan da olabilirim.

Ama önemli olan, bugün benim ne hissettiğimdir.

Ben Türk’üm canım kardeşim.

Yani?

Yani bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes gibi Türk’üm.  Alt kimliğim de böyle, üst kimliğimde.

Ancak hayatımın hiçbir döneminde,  etnik kimliğimi ön plana çıkaranlardan da olmadım.

Özünde insanım ben, sadece ve sadece insan.

Tüm çevreme de bu gözle, bu mantıkla bakarım.

Ama bir de bu yaşamın gerçekleri var.

Bu gerçekleri de bilir ve kabul ederim.

Hayatı tozpembe gösteren gözlükleri hiç kullanmam.

*   *   *

Şimdi…

Ne dememi bekliyordunuz ya da bekliyorsunuz Bay Doğrusöyler!?

Otuz küsur yıldır devam eden bu terör, sonsuza değin (ya da bu ülke tümden yok oluncaya değin) sürsün dememi mi?

Sen de, ben de, hepimiz de biliyoruz ki; sorun, (sadece) bir kimlik sorunu değil.

Bu bir oyun, bu bir senaryo.

Bu senaryoyu yazanlar da belli, oynayanlar da belli, piyonları da belli.

Nedir senaryo?

Bu ülkeyi, bu coğrafyayı bölüp parçalamak.

Bu ülkeden, bir Kürt Devletçiği ve de başka devletçikler yaratıp, çıkarmak.

Bunu mu yazmalı, bunu mu talep etmeli, bunu mu söylemeliydim Bay Doğrusöyler?

Bunu önermediğim için mi kafatasçı oldum?

Kimse kimseyi aldatmasın Bay Doğrusöyler!

Bu ülkenin gerçek yurtsever insanları (ki bunların içinde Türkler kadar Kürtler de var) her şeyi biliyor, görüyor ama susuyor.

Yangına körükle gitmemek için susuyor.

İyi niyetli Kürt Kardeşlerimiz rencide olmasın, diye susuyor.

Bu saatten sonra bunları gündeme getirmek, bize yakışmaz, diye susuyor.

Gerçek yurtseverlerin suskunluğunu, suiistimal etmeyin Bay Doğrusöyler(!); bu ülkenin insanı; Rus ve İngiliz telkinleriyle, Ermeni ve Yunanlılarla bir olup, kendilerine karşı, savaşan Kürtleri de biliyor.

*   *   *

Anılan yazım ekindeki harita ve tablolar, TSK Arşivlerinden alınmış, harita ve tablolardır.

Biz bu ülkeyi “birlikte kurmadık” Bay Doğrusöyler!

Bu ülkenin gerçek yurtseverleri (bakın Türkleri demiyorum, gerçek yurtseverleri diyorum) emperyalist güçlere karşı Kurtuluş Savaşı verirken, Kürt Aşiretlerinin büyük bölümü Ermenilerle birlikte hareket ediyordu.

Bu ülkenin gerçek yurtseverleri, onlarca Kürt İsyanını bastıra bastıra bu günlere geldi.

*   *   *

Bir önceki makalemin adına, “Tatsız bir konu, tatsız bir yazı…”dedim.

Çünkü o yazıyı istemeye, istemeye kaleme aldım.

Çünkü tatsız bir yazı, tatsız bir konuydu. Hoşlanmadığım şeyleri dillendirmek zorunda kaldım. Bugün de aynı şeyleri yapmak durumunda bıraktınız beni.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, “bu ülke için kim savaştı, kim savaşmadı” tartışması hiç yapılmıyordu.

Niye?

Çünkü bugünkü gibi bu ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışanlar yoktu.

Ancak bugün var.

Bugün ortada, biz Türklere “TC” diyen, bölücü ve Türk düşmanı bir Kürt Hareketi var. Bu hareketin teröristleri, milletvekilleri ve bu hareketin destekçileri var.

Artık bunları konuşmak, tartışmak ve yazmak zorundayız.

Biz bu ülkeyi “birlikte kurmadık” Bay Doğrusöyler!

Artık herkes yerini ve haddini bilsin.